"Hayatın gam yükü altında,
Virane metruk bir han.
Ne yolcular gelip geçti,
Hesap bile sormadan.
Ben dert sarayında, taht kurmuş, garip bir han.
Sen Gönül sarayımda tek Sultan
Has bahçenin gonca gülü,
Bir ince hüzünle başladı yine akşam
Bütün kuşlar döndü yuvalarına
Ya sen nerdesin Turnam?
Bir Sivas kilimi dokur gibi gönlümce
Renk renk, nakış nakış seni dokudum.
Ve yurdumun el değmemiş gözelerinden
Seni içtim yudum yudum.
Seninle avundum yıllar yılı çaresiz
Seninle uyandım uyudum.
Masallarda,türkülerde cönklerde,
Seni buldum,seni duydum,seni okudum.
Seninle anladım yaşamak nedir?
Nedir yokluğunun yüklediği gam.
Bin yıllık bir yürekle sessiz sedasız
Yurdum gibi sevdim seni hep turnam.
Tutmaya kıyamadım gül gibi ellerini
Bir türlü içimden çıkarıp atamadım.
Ve bir kapı önünde deli divane gibi
Korkarak öptüğüm avuçlarının
İnce güzelliğini unutamadım.
"Silahımın tetiğine asıldım
Vurdum mavi gözlerinden denizi
Yine bağrıma çeviremedim namluyu
Sanma kendime kıyamadım
İçimde sen vardın
Korktum sana bir şey olur diye"