Gerçek Hayat
(Her çiçeğin boynunu büken bir mevsim, her insanın boynunu büken bir vicdan azabı varmış. Benimkisi sen olmuştun Efe’m. Anlatamadım! İçimdeki derdi taşısam da yüreğine akıtamaya kıyamadım! Oysa ne zaman sana sokulsam, birdenbire uçurumlara düşmek hissi içinde gibi bir his kabarıyordu karnımda ve ölüm soğuk nefesiyle ensemi yokluyordu. Kollarımdaki tüyler bile ürperiyordu. İçim ılınarak silkinip uyandıkça kâbuslarımdan, öyle hissediyorum ki, uzak, pek uzak bir yerlerden ruhum sonsuz bir ıstıraba yine gebe kalıyordu.) Uzandın Efe’m. Ben ağlarken, hiçbir şeyi umursamadan beni kollarına almaya kalkınca, etime kızgın demirler vurulmuş gibi irkilerek oturduğum yerden kalktım. Soluk soluğaydım. Uzak duruyordum, durmak zorundaydım! Utanıyordum! Yoksa sıcaklığını hissettiğim an, koyuverecektim kendimi kollarına, sinesine yaramaz bir kedi gibi pusuverecektim ve unutacaktım yapmamam gerekenleri… Şok olmuş gözlerin irice açılırken, “Canan…” dedin isyan eder gibi. Sesin… tok sesin tüm tüylerimi yerinden söker gibi dikleştirdi. Cesaretimi kaybettim. Hıçkırarak ağlamaya başladım çaresizliğimden. Ellerim yüzüne kapandı, gözyaşlarımdan bir göl kurulurken avuç içlerime, kendimi kaybettim. Nasıl derdim ki; “Hamileyim.” Ölmek istedim.
Olimpos YyaınlarıKitabı okudu
Bu başlığa kaşar peynirini de eklemek isterdim ama onun çayla simidin dostluğu karşısında silinip ikinci planda kalması daha doğru. Çünkü çayla simidi beraber bulduğumuz günler eksik değil, ama üçünü bir arada bulmak?.. Belki çayı da simitten ayırmak doğruydu. Yalnız simitten, sabahın o leziz, insan icadı yemişinden söz açmalıydım. Ama ne
Reklam
Yine kıyamadım. Yufka yüreklinin tekiydim, 3-4 sağlam sebebim ya da büyük bir menfaatim varsa insanların hemen yardımına koşardım.
Sayfa 105 - Küsurat YayınlarıKitabı okudu
Sen dalında güzel bir papatyaydın. Ben bırak seni koparmayı,koklamaya bile kıyamadım...
Sayfa 106
Sen dalında güzel bir papatyaydın. Ben bırak seni koparmayı, koklamaya bile kıyamadım
Sayfa 106
Oğuz’un her kitabında yaptığım gibi yine bu pasajı kırpmaya kıyamadım
Oyunlarımıza kim karışabilir? Herkesi istediğimiz gibi yargılayabiliriz. Bütün yaşantıları, düşünceleri, her şeyi dilediğimiz gibi yorumlayabiliriz. Acaba gerçekten öyle mi? Oyunlarda bile hür olmak mümkün mü? Trajik çelişkiler her yanı sarmış mıdır? İşte sayın seyirciler, bu ve bunun gibi evrensel sorunların karşılığını bulmak için oyunumuza buyrun. Hiçbir şey elde edemezsiniz bizden. Aslında ekmek kavgası için yazıyoruz oyunlarımızı. Bir gün daha kafamızı besleyebilmek için, yarını ve sizleri düşünmeden insafsızca yalan söylüyoruz, her şeyi tahrif ediyoruz, bilinci küçümsüyoruz, tarihi gülünç duruma düşürüyoruz, sanatı ayaklarımızın altında eziyoruz, ölüsünün üzerinde tepiniyoruz. Bize ne verdiniz ki ne bekliyorsunuz? Karanlık, çarpık, taşlı yolların kirli meyhanelerinde iyi yarınları tasavvur etmekten aciz, hamur-ekmek ve biberli fasulyeye yatıyoruz. İşte size gecekondu felsefesi.
Sayfa 72 - İletişim Yayınları
Reklam
42 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.