"Öyle güzel uyuyordun ki, uyandırmaya kıyamadım!"
Ayaktasın, konuşuyorsun, kımıldıyorsun, Ama yine de derin uykudasın.
Sayfa 57 - Remzi Kitabevi 3. BasımKitabı okudu
Gönül Sarayımın Sultanı
"Hayatın gam yükü altında, Virane metruk bir han. Ne yolcular gelip geçti, Hesap bile sormadan. Ben dert sarayında, taht kurmuş, garip bir han. Sen Gönül sarayımda tek Sultan Has bahçenin gonca gülü,
Reklam
... Sen dalında güzel bir Papatyaydın . Bırak seni koparmayı , koklamaya bile kıyamadım. ...
Sayfa 106 - Clinpoe yayınlarıKitabı okudu
Bir ince hüzünle başladı yine akşam Bütün kuşlar döndü yuvalarına Ya sen nerdesin Turnam? Bir Sivas kilimi dokur gibi gönlümce Renk renk, nakış nakış seni dokudum. Ve yurdumun el değmemiş gözelerinden Seni içtim yudum yudum. Seninle avundum yıllar yılı çaresiz Seninle uyandım uyudum. Masallarda,türkülerde cönklerde, Seni buldum,seni duydum,seni okudum. Seninle anladım yaşamak nedir? Nedir yokluğunun yüklediği gam. Bin yıllık bir yürekle sessiz sedasız Yurdum gibi sevdim seni hep turnam. Tutmaya kıyamadım gül gibi ellerini Bir türlü içimden çıkarıp atamadım. Ve bir kapı önünde deli divane gibi Korkarak öptüğüm avuçlarının İnce güzelliğini unutamadım.
https://youtu.be/W1SMcybZ-w0Kitabı okudu
Çiçeği dalında severim.
Sen dalında güzel bir papatyaydın. Ben bırak seni koparmayı, Koklamaya bile kıyamadım…
Sayfa 106Kitabı okudu
Oğuz’un her kitabında yaptığım gibi yine bu pasajı kırpmaya kıyamadım
Oyunlarımıza kim karışabilir? Herkesi istediğimiz gibi yargılayabiliriz. Bütün yaşantıları, düşünceleri, her şeyi dilediğimiz gibi yorumlayabiliriz. Acaba gerçekten öyle mi? Oyunlarda bile hür olmak mümkün mü? Trajik çelişkiler her yanı sarmış mıdır? İşte sayın seyirciler, bu ve bunun gibi evrensel sorunların karşılığını bulmak için oyunumuza buyrun. Hiçbir şey elde edemezsiniz bizden. Aslında ekmek kavgası için yazıyoruz oyunlarımızı. Bir gün daha kafamızı besleyebilmek için, yarını ve sizleri düşünmeden insafsızca yalan söylüyoruz, her şeyi tahrif ediyoruz, bilinci küçümsüyoruz, tarihi gülünç duruma düşürüyoruz, sanatı ayaklarımızın altında eziyoruz, ölüsünün üzerinde tepiniyoruz. Bize ne verdiniz ki ne bekliyorsunuz? Karanlık, çarpık, taşlı yolların kirli meyhanelerinde iyi yarınları tasavvur etmekten aciz, hamur-ekmek ve biberli fasulyeye yatıyoruz. İşte size gecekondu felsefesi.
Sayfa 72 - İletişim Yayınları
Reklam
42 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.