Attilâ İlhan ile söyleşi: Çağdaşlık ile Batıcılık
Attila Bey, sizinle, Batı, Batıcılık, çağdaşlık kavramları, Türkiye yakın tarihinde bu kavramların dönüşümü, bugünkü durum, Batı’yı aşmak mı ya da onun kuyruğuna takılmak mı sorusu; bütün bunları içeren hem kavramsal, hem de tarihsel bir söyleşi yapalım istedik. Bunlar tartışılan, gündemdeki ciddi konular. Benim gündemimde 40 senedir
IRKÇILIK-TURANCILIK DAVASI DOLAYISIYLA Bu kitap, 1944 yılında, İstanbul'da Bir Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde görülen utanç yüklü bir davanın özeti gibidir. Bazı vatansever kişiler, 1944 yılında suç işledikleri, suçlu oldukları için değil; Türk oldukları, Türkçülük idealine aşkla bağlandıkları için büyük zulümlerden, işkencelerden
Reklam
Yine mi yaktılar Sivas'ı!
Çok yokluk çekmişler. Ben bilmem. Bilmediğim için annem hep anlatır, tutumlu olayım diye. Babam bir keresinden eve zigon denilen şu iç içe geçen sehpalardan almış. Annem heyecandan sabaha kadar uyuyamamış. Düşünüyorum sahip olduğum bir sey için heyecandan uyuyamadığım oldu mu? Sanırım, hayır! Üzülüyorum kendime bu yüzden.
Sayfa 43
Yine mi yaktılar Sivas'ı!
"Bak demiş Istanbul'a geldik. Buralar biraz farklı. Ama sadece senin için ben olmalıyım. Kötü, üzücü ne yaşarsan boş ver ben varım. Benim üç tane kız kardeşim var. Hiçbirini kafana tak mayacaksın. Gün olur seninle konuşmazlar, üzülmeyeceksin. Bizim aile içinde çok sorunlarımız olur, hiçbirine karışmayacaksın Senin için sadece ben olmalıyım. Benden başka kimsenin sözüne bakmayacaksın."Annem gerçekten 29 sene bu sözü unutmadı. Sürekli yeni evlenenlere, evliliğinde sorun yaşayanlara söyledi. Halalarimı da, amcalarımı da çok sevdi.
Sayfa 40