Anısı biz olalım bu sokakların
öpüşmediğimiz tek saçak altı
hiç bir otobüs durağı kalmasın
Biz yürüyelim kent güzelleşsin
gürültüsüz sözcükler bulalım
yeni sevinçlere benzeyen
Biz gelince bir yağmur başlar
“Eğer o doğru kişiyse, aranıza başkaları ya da ülkeler de girse, hatta ne kadar zaman geçerse geçsin, yine de geç sayılmaz. Onu yeniden gördüğün an, aslında zamanın durduğunu anlayacaksın. Zaman insanları yaşlandırır, aşkları değil.”
Yarın uyanamayacağını bilsen, yine de evde dört duvar kahrolur musun?
Soruları çoğaltarak yeniden bak hayata.
Sahiden yaşıyor musun?
Yoksa yalnızca dünyadan geçip gidiyor musun?
Artık daha fazla böyle yaşayamazdı. İçindeki o sadece ve sadece kendisine ait olan özü ortaya çıkarmak ve onu yaşatmak istiyordu. Çünkü böyle, birden fazla ve kendisinin olmayan ve gerçek mi sahte mi olduğunun ayırdına varamadığı kişilikleri taşıyordu, sıkıntılı bir yük gibi... Peki, gerçek ve sadece ona ait bir özü var mıydı onun? Varsa neredeydi
İnsan bir zaman tüketicisidir. Üstelik bize ayrılan bu zaman oldukça sınırlıdır da. Ama yine de çoğumuz yapmak istediklerimizi sonsuza dek zamanımız varmışçasına erteleriz. Yaşamımız boyunca yitirdiğimiz bazı şeyleri yeniden elde edebilir ya da yerine başka şeyler koyabiliriz. Ama tükettiğimiz zamanı asla!