Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
ben ona dedim ki suyun üç hali var, dördüncüsü sensin. taşların saltanatında bir gönül iklimiyim, ağzımda esensin.
Rainer Maria Rilke
Birinci Ağıt Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
Reklam
Dertlerle yıpranmış ya da dert nedir bilmeyen bir gönül,kimsenin bilmediği bir köşede saklanıp mutluluk içinde yaşamak dileğine kapılır.
Sayfa 103Kitabı okudu
Dertlerle yıpranmış ya da dert nedir bilmeyen bir gönül;
kimsenin bilmediği bu köşede saklanıp mutluluk içinde yaşamak dileğine kapılır. Orada her şey, saçlar ağarıncaya kadar uzayan bir ömür ve uykuya benzeyen sakin bir ölüm vaat eder.
Dertlerle yıpranmış ya da dert nedir bilmeyen bir gönül; kimsenin bilmediği bu köşede saklanıp mutluluk içinde yaşamak dileğine kapılır.
Sayfa 121 - İş BankasıKitabı okudu
Dertlerle yıpranmış ya da dert nedir bilmeyen bir gönül; kimsenin bilmediği bu köşede saklanıp mutluluk içinde yaşamak dileğine kapılır. Orada her şey, saçlar ağarıncaya kadar uzayan bir ömür ve uykuya benzeyen bir ölüm vaat eder.
Reklam
Bazı şiirleri ilk günkü gibi iliklerimde yaşıyorum. Vurguna, kuşlara, zarflara bir korku tecellisi. İnciyi, şiiri, denizi duyunca tir tir titriyorum. İlk Leyla ağrısı bürünürse diye korkarken tak, tak, tak ve tak. Ses yok ama aynı silah bambaşka bir elde. Bir yerlerden tanıdık bir isim, sima. Bu karanlıkta yüzünü tam seçemiyorum. Bir ışık huzmesi beliriyor, aydınlatıyor bendini. Mecnun dedikleri mi yoksa hani Leyla’ya meftun olan? Seçmeye çabalarken yüzünü, bir kanat çırpışı. Bir kuş geliyor ötelerden. Pençelerinde yıpranan bir zarf. Biçare bendimle, ona tutunuyorum. Bakıyorum gözlerine. Ey bembeyaz güzellikler ülkesinden gelen, yüzünü seçemiyorum ama gözlerin ervah-ı ezelden ruhuma aşina. Onlar hürmetine son nefeslerimi vurgununla verirken haykırıyorum: İncinen gönlüme, inciden, denizden, aşktan bahsetme. Duy ve bil ki, ben bu yüreği yara bere içinde “gönül” diye taşıyorum. Sen de vurursan bu kıyıya, inciden ruhum kanatlanıp uçacak o kuşla. Bilmem belki de, bir gün bir deniz kıyısında, kumların arasından beyaz bir inci parıldayacak, bir kuş aniden kanatlanacak, yine yıpranmış bir zarf pençesinde. Zarfa tutunduğun an Ey Bembeyaz Güzellikler Ülkesinden gelen, Bayazıt mısraları yankılanacak: “Dön bana ve dinle Kuşlar uçuşuyor içimde. Loş bir keman solosu gibi Kuşların uçuştuğunu içimde Dön bana ve dinle. Karanlık denizlerin dibinde, Birtakım incilerin olduğunu Birtakım incilere ve hatıralara Neden bağlı olduğumuzu unutma.” Leylina
Dertlerle yıpranmış ya da dert nedir bilmeyen bir gönül; kimsemin bilmediği bu köşede saklanıp mutluluk içinde yaşamak dileğine kapılır. Orada her şey, saçlar ağarıncaya kadar uzayan bir ömür ve uykuya benzeyen sakin bir ölüm vaat eder.
Sayfa 121Kitabı okudu
Gülnare
ben, yıpranmış sokaklar ortasında avare sen, kırgın bir ülkenin süreyyası: Gülnare honçalı novroz gelir; bir de siyah ve sarı dalgalanır göklerde bir kuşun kanatları her nağme, dudağında çarpılmış karanfil sana tutkun atlılar şimdi yorgun ve sefil göğsünde, kıskandığım bir rüyadır kırmızı nerdesin, ey masallar ülkesinin son kızı dokunmuyorsa
“Dertlerle yıpranmış ya da dert nedir bilmeyen bir gönül; kimsenin bilmediği bu köşede saklanıp mutluluk içinde yaşamak dileğine kapılır. Orada her şey, saçlar ağarıncaya kadar uzayan bir ömür ve uykuya benzeyen sakin bir ölüm vaat eder.”
Reklam
Dertlerle yıpranmış ya da dert nedir bilmeyen bir gönül;kimsenin bilmediği bu köşede saklanıp mutluluk içinde yaşamak dileğine kapılır.
Dertlerle yıpranmış ya da dert nedir bilmeyen bir gönül; kimsenin bilmediği bu köşede saklanıp mutluluk içinde yaşamak dileğine kapılır. Orada her şey, saçlar ağarıncaya kadar uzayan bir ömür ve uykuya benzeyen sakin bir ölüm vaat eder.
Önsöz Gibi
Otuz yaşımın olanca korkusuzluğu, yerinde duramazlığı ve sevinciyle oturuyordum söğütlerin altında. Çocuklar çakıltaşlarıyla, çığlık çığlığaydılar akan suda. Temmuz sıcağı tütüyordu. Harman sarıları, dizlerimdeki sayfalardan kalkıp, yamaçlara ağıyordu. Kırlangıçlar geçiyordu Ağlasun'un göklerinden. Dereboylarından bin renkli türküler
“Dertlerle yıpranmış ya da dert nedir bilmeyen bir gönül; kimsenin bilmediği bu köşede saklanıp mutluluk içinde yaşamak dileğine kapılır.”
Sayfa 121Kitabı okudu
414 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.