Yırtıcıların Alacakaranlıkta Savaşı
'Hızın köleleştirdiğini anlamıştı. Yaşamdaki bütün değerli şeyler zaman istiyordu:Aşk, dostluk,düşünce, okuma, merak, bakış...sıkıştıkça us yassılaşıyor, yürek sıkışıyor, ruh daralıyordu. Ne bizim sevmeye vaktimiz vardı ne de başkalarının. Saatin yalnız köleleri olan bizler güle oynaya hiçliğe doğru koşuyorduk.''
Esir oldugumuzda sansliysak gercegi gorebiliyoruz o da bazen!
Adi garip olan bu kitap gunumuzun hastaliklarini anlatiyor:( hiz, para, kariyer, para, ego, para, ustunluk, kandirmaca, para..'ben ne icin yasadigimi biliyorum' diyorsaniz cevabinizi yeniden dusunmenizi oneririm:)
Bir cirpida biten, filmlere esin kaynagi olan bir kitap.
Hepimize acil sifalar
Ben bu kitabı bir yerlerden izledim ama nerden hissiyle karşı karşıyasınız. Bir süre daha okuyunca aklınıza gelecek olan ilk şey Metin Altıoklar'ın çektiği Asansör adlı film olacaktır. Daha önce Belçika sinemasının da Vahşi Oyunlar adlı filmiyle beyazperdeye taşınan bu kitap, Belçika sinenasına birebir aktarılsa da Metin Altıoklar Asansör
Nasıl zeka kendine özgü bir sıkıntı, yeterince değerlendirilmemiş olmanın sıkıntısını duyarsa, güzellik de özel bir acı duyar, yeterince sevilmemiş olmanın acısını - ve solmaya mahkûm gülün acısını.
VAROLUŞÇULUK VE BULANTI ÜZERİNE YAZILMIŞ BİRKAÇ MAKALE DERLEMESİ AYRICA BENİM BİRİCİK BULANTIM
(sonuna kadar okuyana sürpriz var)
Kısıtlı zamanım yüzünden usta yazarların(:D) yaptığı gibi ucuz metinlerarasılık numaralarından birinin yapıp kendi incelemelerimden bazı kısımları buraya da ekleyeceğim. Postmodernita bunu gerektirir çünkü. Bir çünkü