Peygamberleri yeryüzünde medeniyet inşa eden insanlar olarak gören Sezai Karakoç, “Yitik Cennet” adlı eserinde cennetin sekiz kapısı olarak nitelendirdiği Hz. Âdem, Hz. Nûh, Hz. İbrahim, Hz. Yusuf, Hz. Musa, Hz. Süleyman, Hz. Yahya, Hz. İsa ve cennetin kendisi olarak nitelendirdiği Hz. Muhammed’in hayat tecrübelerini insan-medeniyet ilişkisi
Bir kasaba otobüsünün şoförü, muavini ve yolcularıyla bazen güldüğümüz bazen üzüldüğümüz bir yolculuğa çıkıyoruz. Otobüsün adı Mavi Kuş. Uzun uzun betimlemeleri, halkın her kesiminden karakterlerin olması, aralarındaki diyalogları, kitabı okurken "İşte Anadolu" dedirtiyor. Her Mustafa Kutlu kitabında olduğu gibi, yazar sizinle sohbet ediyor, kitap hızlıca ilerliyor. Akıcı bir üslupla ilerleyen hikaye bitince "Ee ne oldu şimdi?" gibi bir tepki vermemiz kaçınılmaz.Herkes kendince farklı anlamlar yükler, benim için Mavi Kuş dünya hayatımızı simgeliyor. Eşimiz, dostumuz, ailemiz; otobüsteki diğer yolcular. Otobüsün üzerindeki yükler; kah sırtımıza yük ettiğimiz, kah yol üzerinde bırakıp felaha erdirebildiğimiz dertlerimiz. Aramızdan ayrılanları gözümüzün yaşıyla ardımızda bıraktığımız, hayatımıza yeni giren bir çocuğa ilgiyle baktığımız, gidenine gelenine alıştığımız bir denge. Varlığından haberdar olmadığımız, sürekli bizi izleyen iki gölge. Yol gözümüzde büyütebileceğimiz kadar uzun geliyor ama menzile hızla vardığımızda bizi bir telaş sarıyor. İşte asıl o zaman akla kara birbirinden ayrılıyor. Sahneler değişiyor, gerçek film başlıyor. Kim yitik kim galip? Tam da o zaman belli oluyor.Üslup tüm Kutlu hikayelerinde olduğu gibi akıcı ve sade. Sonu ise oldukça şaşırtıcı. En tadına doyamadığım Mustafa Kutlu kitabıdır. Sıcacık bir film gibi zihninizde canlanır ve orada kendine yer edinir kalır...
Mavi KuşMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 201112bin okunma
(Bu yazı, hikâyenin içeriğine dair detaylı bilgi içermektedir!)
“Elveda Issık Göl, bitmemiş türküm benim. Seni nasıl beraberimde götürmek isterdim bilemezsin.Mavi sularını, sarı topraklı sahillerini. Ama yapamam bunu.Nasıl sevdiğim kadını beraberimde götüremiyorsam, seni de götüremem.”
Cengiz Aytmatov’un "Selvi Boylum Al Yazmalım "
.
Nereye baksan Mavi...
Suskunca bir yakarış,
Çığlık çığlığa !
Kırık nakaratta bir es,
Yanlış notalarda acı bir tiz,
Pes'ten türküm bir tetik;
Kırçıllı seste avazlar yitik...
Önce yitirmek, sonra aramak, aradığını bulmak için sürekli yolda olmak،, her daim yolcu olmaktı İnsanoğlunun değişmeyen yazgısı.
Ve en mukaddes zaferiydi;
büyük bir düşüşle gözünü açtığı sürgün ülkeden, muhteşem bir dirilişle başkentler başkentine ulaşmak, yitirdiği cenneti yeniden bulmak...
Niye yaşanmıştı bütün bu olanlar. Adem ile
VAZGEÇMEK
* Elindeki külleri savurup gökyüzüne, yukarıya bakmaktır.
* Vazgeçmek bazen tercih, bazen kabullenmek, bazen de tükenmek demektir.
"Bugün içimdeki yerini değiştirdim.
Yüreğimin ortasında duran yerini değiştirdim. Bunun için önce kaldırdım seni durduğun ve iz bıraktığın yerden. Neredeyse şeklini almış etimin üzerinden. Sonra
Güzel kıraatli imamların ardında kılınan cuma namazlarında kalbe düşen nedamet cemresini tanıyanlar vardı orada. Bir de ahşap camilerde kılınan yatsı namazına müteakip okunan Amenerrasulü inşirahını yüreğe neşredenler. Sabah ezanları bana hep ölümü hatırlatır mesela. Nedamet, inşirah ve ölüm. Mütmain bir ölüm. Bir Cuma vakti kopacak kıyamet. Ruhun
Bütün bir hayatı boş bir bekleyiş içinde geçiren Teymen Giovanni Drogo hüzünlü hikayesi..
Gerçekte, boş arazilerle çevrili eski kale, yitik bir ada gibi: Sağda ve solda dağlar, güneyde boş vadi, öbür tarafta da Tatar Çölü.
ve sınırda kendi kaderine terk edilmiş yıkık bir Bastiani Kalesi ..
Teymen Giovanni Drogo, Bastiani Kalesi ne atandığında
Aşkın kendisine değil, yalnızca gölgesine ulaşabilenlerin romanı…
Kitabın teması; sürgün, baş kaldırı ve Kürtlerin maruz kaldığı haksızlık.
1922 yılı, kitabın ana karakteri Büyük İskender lakabıyla tanınan Van’lı, Memduh Selim Bey’dir.
Memduh Selim Bey ülkesinden sürgün edilmiş, dönüş umudunu hiç kaybetmeyen, nişanlısı Feriha’ya kavuşmak için gün sayan fakat bir yandan da ideolojisi uğruna kavuşma gününü sürekli erteleyen bir Kürt aydını.
Kitabın hikayesi çok içimizden, yaşanılanlar çok tanıdık. Bazen seçme şansın olmaz yaşanılanlar sana bir hayat yaşatır ve bunu kabullenmekten başka bir yol olmaz. Bu kitabın kurgusu bunu çok iyi anlatıyor.
Mehmed Uzun diğer kitaplarında olduğu gibi bu kitabında da kendi kültürünü, anlattığı hikayeye yansıtmış.
Siyasi kurgu olarak beğendiğim bir kitap oldu.
“Ancak hala umut ediyor. Hala günün birinde,
her şeyin değişebileceğine inanıyor.
Ya bir gün aşk yeniden yüreğini ısıtacak;
ya da bu derin yara öldürecek onu…”
E-book olarak okumak İsterseniz.
drive.google.com/file/d/1upa9t7o...
Her son yeni bir başlangıca gebedir. Bitmek; kimine göre bir son, başkasına göre yeniden doğuştur. Her şeyin sonu olduğu gibi bununda bir sonu vardır. Geç olsa da öğrendim artık. Şimdi baktığımda geride ne bırakabiliyorum ve siz
~~~~~~~~~~KİTÂB-I AŞK~~~~~~~~~~
Türk ve Dünyâ Edebiyatı’ndan aşka, sevdâya, muhabbete dâir alıntılar... Katkıda bulunmak arzu eden sevgili okurlar davetlidir; lütfen buyrunuz!..
1
Sevgiliye sadakatin özü ve özeti, aşkını sır gibi saklamak, iyilik gördüğünde de, kötülük gördüğünde de bu tavrı değiştirmemektir...
Kitab-ı Aşk, İskender Pala