Mahremiyet
benden bir öykü ... MAHREMİYET "Bunca sıkıntımız yokmuş gibi bir de terör örgütü üyesi bir avukatla uğraşıyoruz amına koyim!'' diye söylendi. Şimdi Baroların tepkisiydi, medyanın olaya gereksiz ilgisiydi, AİHM kararlarının bir kere daha gündeme gelmesiydi, töbe bunların hiçbirini çekebilecek kıvamda değildi. Tüm bu zırvalıkları
Eylül Kanayan Bir Çocuktum Ben
İşkencenin şiiri yazılabilir mi? Hem kurbanı, hem tanığı olunduğunda sanıldığı gibi hiç de kolay olmuyor. Kâğıda kaleme hiç uzanamadığım günler oldu… Bazı günler “Eylül kanayan bir çocuk” gibi “çok kan kaybederek” tek bir cümle dahi kuramadan saatlerce takılıp kaldığım oldu şiirin başında… “Yüreğimin kıyısına mavi mavi dalga dalga çarpan kadın…
Reklam
67 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
24 saatte okudu
Yitip gitmek kurtuluş değil
Şubatta Saklambaç; genç bir şairin, basıldığını görmeyi çok istediği, yazdığı şiirlere ölüm tarihini ve daha birçok sırrı sakladığı, bir izin, bir elvedanın kısacık belgesi. Zafer Ekin Karabay, bıraktığı veda mektubunda yazdığına göre, hiçbir yerde huzur bulamadığı için belirlediği tarihten önce, çok istediği bu kitabı görmeyi beklemeden, hayatına son verdi. Şiirlerinde Tezer Özlü, Sylvia Plath, Mayakovski gibi isimlerden izler bıraktı. Mektubuna Nilgün Marmara'nın, "Hayatın neresinden dönülse kardır" dizesiyle başlamış ve hayatın neresinden döneceğini çoktan belirlemişti. Biraz garip aslında, bu şairler, yazarlar, ismini yazmadığım daha birçokları, hepsi birbirinden etkilenerek, birbiri ardınca, huzur bulamayarak, tutunamayarak, arkalarında derin bir boşluk bırakıp yitip gittiler. Her şiir, huzur mu verir yoksa bazen şairlerin huzur bulamadıkları dünyasını mı yansıtır? Böyle içten, küçük konulardan büyük şiirler yazan ve şiirleriyle saklambaç oynayan şair, aslında hayatın neresinde?
Şubatta Saklambaç
Şubatta SaklambaçZafer Ekin Karabay · Mayıs Yayınları · 200362 okunma
195 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
1950'lerde Orta Çağ'ı Yaşamak...
Orta Çağ köylüsünü mü, 1950’lerin Türk köylüsü ve köy yaşantısını mı okudum emin değilim. İnsan şaşıp kalıyor, nasıl yani, nasıl bu kadar kötü şartlar olabilir diyor. Eh şehirli için pek anormal bir yorum değil elbet. Annemiz babamız, onların anne ve babaları zaten bu yokluğu bir şekilde görmüştür. Yokluk derken, gerçekten yokluk. Köy
Bizim Köy
Bizim KöyMahmut Makal · Literatür Yayıncılık Dağıtım · 20181,192 okunma