Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Tutku nedir? Kişinin var oluşudur, şüphesiz... Tutkuda, beden ve ruh ifade arayışındadır.. O tutku ne kadar yoğun hissedilirse ve ne kadar dışa vurulursa, yokluğunda yaşam da o kadar katlanılmaz bir hal alır. Bu bize tutkuyu yitirdiğimiz ya da görmezden geldiğimiz taktirde kısmen öleceğimizi ve kısa süre sonra, ne olursa olsun, büsbütün yok olacağımızı hatırlatır.
Sayfa 1 - John Boorman-Yönetmez
Atamızın Çanakkale savaşında ölen Anzak askerlerinin annelerine hitaben yazdığı mektup "Uzak memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar; burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar; göz yaşlarınızı dindiriniz, evlatlarınız bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır." Mustafa Kemal ATATÜRK 1934 Avustralyalı bir anne de Mustafa Kemal`in mektubuna karşılık bir mektup yazmıştır: “Gelibolu topraklarında yitirdiğimiz evlatlarımızın acısını âlicenap sözleriniz hafifletti, gözyaşlarımız dindi. Bir anne olarak bana bir güzel teselli verdi. Yavrularımızın sonsuz uykularında huzur içinde dinlendiklerinden hiç şüphemiz kalmadı. Majesteleri kabul buyururlarsa, bizler de size “Ata” demek istiyoruz. Çünkü yavrularımızın mezarları başında söylediğiniz sözler,ancak bir öz babanın sözleri gibi yüce. Evlatlarımızı bir baba gibi kucaklayan Büyük Ata`ya bütün anneler adına sevgi,şükran,saygıyla.”
Reklam
"Daha çocukluğumuzda geliştirmiştik özlem duygusunu: Bir yıl önce eskittiğimiz ayakkabılarımızı, koşarken düşürüp yitirdiğimiz balık biçimindeki çakılarımızı, kırmızı derili yemenilerimizi özlerdik. Çünkü sık sık edinebilme olanağımız yoktu onları."
“Bizim avludan mı kalkacak cenazem? Nasıl indireceksiniz beni üçüncü kattan? Asansöre sığmaz tabut, Merdivenler daracık” Nazım Hikmet neznin de yitirdiğimiz tüm değerlerin anılarına saygı ile Haziran'ın yükü ağır olur.. 1. Orhan Kemal – 2 Haziran 1970 2. Ahmed Arif – 2 Haziran 1991 3. Nazım Hikmet – 3 Haziran 1963 4. Ahmet Haşim – 4 Haziran 1933 5. Cahit Zarifoğlu – 7 Haziran 1987 6. Cemil Meriç – 13 Haziran 1987 7. Peyami Safa – 15 Haziran 1961 8. Hasan İzzettin Dinamo – 20 Haziran 1989 9. Ahmet Muhip Dıranas – 27 Haziran 1980
“Ne çok istek. Ne çok özlem. Ve ne çok acı, yüzeye ne kadar yakın, yalnızca birkaç dakika derinde. Yazgı acısı. Varoluş acısı. Hep orada olan, yaşam zarının hemen altında sürekli uğuldayan acı. Ulaşılması böylesine kolay olan acı. Pek çok şey basit bir grup alıştırması, birkaç dakikalık derin düşünce, bir sanat yapıtı, bir vaaz, kişisel bir kriz, bir kayıp bize en derindeki isteklerimizin hiçbir zaman gerçekleşemeyeceğini anımsatır: Genç kalmak, yaşlanmayı durdurmak, yitirdiğimiz insanların dönmesi, ebedi aşkı bulmak, himaye edilmek, anlam ve önem kazanmak, ölümsüzlüğe kavuşmak.”
168 syf.
·
Puan vermedi
Kemal Sayar'ın kendine özgü tarzı ve sunuşuyla harmanladığı herkesin kendinden bir şey bulabileceği ve farkındalığı arttıran güzel bir kitaptı. Yitirdiğimiz değerlere ve yaptığımız yanlışlar kitapta çok güzel bir şekilde yer bulmuş Sayar'ın anlatım tarzı ilk baş farklı gelse de okudukça alışıyor ve ne kadar akıcı olduğunu fark ediyorsunuz, sayfalar su gibi akıp geçiyor. Okurken hayatınıza dışarıdan bakma fırsatı buluyor ve özeleştiri yapmaktan kendinizi alamıyorsunuz.
Her Şeyin Bir Anlamı Var
Her Şeyin Bir Anlamı VarKemal Sayar · Timaş Yayınları · 20131,689 okunma
Reklam
208 syf.
10/10 puan verdi
Bu sert coğrafya içinde ne zaman umutsuzluğa kapılsam dönüp, bu kitabı tekrar tekrar okurken buluyorum kendimi. Yine insanlık onurunu yitirdiğimiz zamanlardan geçiyoruz, insan düşünmeden edemiyor, haketmediğimiz bir yazgı için daha kaç kuşağın bedel ödemesi gerekiyor... Kısa çöp uzun çöpten hakkını ne zaman alacak ? Diğer uluslardan ne eksik kalır yanımız var, kardeşçe yaşamak bu kadar zor mu, bir seksen milyon insanı daha besleyebilecek yeraltı ve yerüstü kaynakları olan bu bereketli topraklarda neyi paylaşamıyoruz ? Johan Vilhelm Snellman ve ekibi bu coğrafyada aynı işe kalkışmış olsalardı başlarına gelebilecekleri tahmin etmek o kadar da güç olmazdı herhalde. Bu toprakların okumuş insanları olarak; burada yaşayan halklara borcumuz var, bundan kaçınmak, sessiz kalmak, görmezden gelmek vahşice işlenen, gerek kültürel gerek sosyoekonomik gerekse insan cinayetlerine ortak olmak demektir. Açık ve net. Finlandiya'nın o zaman dilimindeki hali ne yazık ki bizim şimdiki içinden geçtiğimiz dönemlerin aynısı, her kesimin boğazına kadar umutsuzluğa battığı aşikâr. Bir kez şu üzerimizdeki ölü toprağını silkeleyebilirsek, bir kez...
Beyaz Zambaklar Ülkesi
Beyaz Zambaklar ÜlkesiGrigory Petrov · Ayrıntı Yayınları · 201798,8bin okunma
"Bizim milletimiz, milliyetinden uzaklaşmasının çok acı cezalarını gördü. Osmanlı devleti içinde yaşayan çeşitli milletler milliyetlerine sarılarak kendilerini kurtardılar… Kuvvetimizi yitirdiğimiz anda bizi aşağıladılar, anladık ki kabahatimiz kendimizi unutmamız imiş!” Mustafa Kemal Atatürk
Ne de güzel söylenmis.. "Deneyim dediğimiz şey, yitirdiğimiz masumiyetimizdir"
Çok sevdiğimiz birini yitirdiğimiz zaman duyduğumuz derin acının biricik avuntusu, en iyisinin bu olduğunu umut etmek belki de.
Reklam
244 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Selim sürekli eşine kırmızı güller alan, yıllardır mutlu evliliği olan bir adam... Ancak hiçbirşey göründüğü gibi olmayabiliyor... Güller ve Yalanlar bir arada olmuyor :( Bir gün hiç beklemediği bir haber alan Nur'un hayatı baştan sona değişecek ve hayat onu farklı bir yöne doğru sürükleyecektir... Aile bağlarının ve güvenin ne denli önemli olduğunu güzel anlatmış... Çok kötü bir olayın başımıza gelmesi ve umudumuzu yitirdiğimiz anda, aslında daha güzel mutluluklara kapıların açılabileceğini görmemizi sağlıyor.. Selim'in anne ve babasının fedakarlığı, Nur'a bu denli sahip çıkmaları gözlerimi doldurdu. Kitabın sonunda ise, ilahi adalet dedim, hiçbir kötülük karşılıksız kalmıyor... Keyifle okudum :)
Güller ve Yalanlar
Güller ve YalanlarGüler Bilkay Aygün · Papillon Yayınevi · 201543 okunma
-Ey acı! ey acı! Zaman yaşamı yiyor, Yüreğimizi kemiren karanlık Düşman Yitirdiğimiz kanla semirip güçleniyor!
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.