KADINLAR GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN ERKEKLER...!
işimize gelince sevdiğimiz gelmeyince sövdüğümüz coplayıp dövdüğümüz bazen kölemiz bazen de gölgemiz olarak gördüğümüz evde, ofiste...bağda, bahçede sokakta, tarlada, fabrikada ırgat gibi çalıştırıp...iliklerine kadar sömürdüğümüz kadınlar; ana(larımız!), yavuklu(larımız!), eş(lerimiz!), dost(larımız!), kız(larımız!),
Dondurun beni, baharda çözersiniz!
Cep telefonunu "Ne?" diye açmaya başladıysam kış gelmiş demektir! O zaman beni daha fazla sinirlendirmeyin. Kriyobiyolojiye başvururum, yazdan yaza görüşürüz! Bitti işte! Güneş, ılık geceler, tişörtle sokaklarda dolaşma, karpuz, balkonda uyuyakalıp ister istemez bronzlaşma... Ve fırtınalar başladı. Allah aşkına, sonbahar diye
Sayfa 101 - Epsilon Yayıncılık 6.BaskıKitabı okudu
Reklam
Tanrısal ışığın henüz yeryüzüne inmediği, Karanlığın kopkoyu olmadığı, ama geceyi hafif Bir ışımanın araladığı, insanların uyandığı Ve alacakaranlık adını verdiği saatte ıssız Thynias Adası’nın limanına vardılar ve yorgun argın karaya Yanaştılar. Karşılarında Lykia’dan yola çıkarak Kalabalık Hyperboreia* halkına gitmekte olan Leto’nun oğlunu
Sayfa 68 - * Bistonialılar Trakya’da yaşayan bir boydu. ** Delphyne, Delphoi’de Apollon’un ele geçirdiği eski tapınağın yanındaki çeşmenin üzerindeki gözcüydü. *** Korykia Parnassos Dağı’nda bir mağara, Pleistos ise Delphoi yakınlarındaki bir dereydi. **** Özgün met
Gençliğe mesaj
Yiğidim, aslanım, ha gayret eyle Gaflet üstümüzde kalmasın böyle İmanla yatıp-kalk, ihlâsla söyle Kutlu mesaj verilmeyi bekliyor Ölü dünya dirilmeyi bekliyor. Maveradan aşk iksiri sağ gayrı Ellerinde şekillensin çağ gayrı
Sayfa 42
Birden içlerinden biri bir marş söylemeye başlar. Biraz sonra yavaş yavaş diğerleri de bu marşa katılırlar. Hepsi toparlanır. Artık gerilmiş yay gibidirler. Hücum emri verilir. Siperden fırlarlar. O gün yüzbaşı ile birlikte hepsi orada şehit olur. Sadece Azman Dede sağ kalabilmiştir. Her Çanakkale’yi anlatışta: “Yüzleri hâlâ gözlerimin önünde.” diye ağlar dururdu.
Kutlu YayıneviKitabı okudu
Hizmet Burada, Ücret Orada!
Suffa Mektebi’nin gözde muallimlerinden olan Ubâde b. Sâmit anlatıyor, diyor ki: “Ben Ashâb-ı Suffa’da olan bazı kardeşlerime Kur’ân okumasını ve yazı yazmasını öğretirken, bu talebelerimden biri bir gün bana bir yay hediye etmişti. Çok güzel bir yaydı. Hediyesini kabul ettim. Kendi kendime dedim ki: ‘Öyle çok kıymetli bir mal değildir bu… Hem ben onunla cihada katılır, Allah yolunda ok atarım.’ Bunu dedim ama yine de içime bir sıkıntı düştü. Acaba bu hediyeyi almakla iyi mi yaptım, kötü mü yaptım diye… Dayanamadım birkaç gün sonra Efendimiz’in (sas) huzuruna gittim ve O’na başımdan geçeni anlattım. Bir anda Efendimiz’in (sas) yüzünün rengi değişti, ben kızdığını anladım, o anda dedi ki: ‘Eğer boynuna ateşten bir halka takmayı arzu edersen, onu kabul et.’ Bu sert uyarıyı duyar duymaz koştum eve, yayı aldım ve sahibine iade ettim. Bir daha da ilim tedrisatında bana verilen hediyeleri asla kabul etmedim.” [Ebû Dâvûd, İcare, 37]
Sayfa 106Kitabı okudu
Reklam
89 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.