Çok büyük bir beklentiye girmeden okumakta fayda var. Pek fazla bir olay yok kitapta. İki kardeş amcalarından kalan mezar bekçiliği işini devam ettiriyorlar, genel konu bu. Detaya da fazla girmek istemiyorum. Okumayı düşünenler varsa okuyabilir fakat; daha iyi kitaplara şans tanımak da daha verimli olabilir. Kitap kötü değil elbette neticede bir emek var ve saygı göstermek manasında okunabilir yine de. Her kitap da muhteşem olacak diye bir şey yok elbette. Akmasa da damlıyor tabirinin hakkını veren nitelikte bana göre :) "şiddetle" olmasa da tavsiye ederim yine de. Belki başka bir okur daha farklı bir tat alır metinden. Her yiğidin yoğurt yeme şeklinin farklılığındaki gibi her okurun kitaptan alacağı tat da farklı olabilir değil mi?
Spoiler var
Kitap çok güzel ve komik
Birgün. Bu mahalleye bir adam gelir ve mahalleyi satın almak ister o mallede yaşayanlar izin vermeyince adam gider ve mahalleye böcek salar sonra böcekler devleşerek evleri ele geçirir sonra sessiz sakin derki yoğur zehiri geçirir der ve böceklere yoğurt yedirir ve böcekler gene küçülü
Herkese iyi okumalar ben bayıldım❤❤❤❤✳✳✳
⬇⬇⬇⬇⬇⬇⬇
İYİ OKUMALAR
⬆⬆⬆⬆⬆⬆⬆
Yazar olmak isteyen birşeyler üretmek isteyen insanlarin 100-150 yıl önce yaşamış ve bunu başarmış insanlarin günlük yaşamlarına bir göz atması gerekiyor. Okuduğum kadari ile çokta sıradan insanlar değiller. Şunu söylemeliyim ki "Her yiğidin bir yoğurt yeme biçimi vardır."
Ama ilham almaya değer .bu kitap ile ilgili daha detaylı bilgiyi "Mubtedi Mustafa" youtube kanalimda anlatacağım. Kanalıma beklerim.
| Kafamda Bir Tuhaflık |
#kafamdabirtuhaflık kitabı tam bir İstanbul kitabı, Orhan Pamuk kitabı 6 yılda yazmış ve bu sürece bir sürü röportaj yapmış. Zaten kitapta da bu havayı yakalıyorsunuz ilahi bakış açısından birden bir karakterin ağzıyla olay anlatılmaya başlanıyor. Daha sonra başka bir karakterden onun bakış açısını görüyoruz.
Baş kahramanımız Mevlut 1969'da Anadolu'nun bir köyünden babasına yardım etmek için İstanbul'a çalışmaya geliyor. Sokak sokak babasıyla yoğurt satmaya başladığı bu dönem bozayla, pilavla, dondurmayla devam ediyor. 2012 yılına kadar Mevlut'un İstanbul'daki para kazanma mücadelesini okuyoruz. Mevlut'le birlikte İstanbul'u sokak sokak gezerken ne kadar özlediğimi fark ettim Ama asıl önemli olan arka plandaki İstanbul'un tarihi. Yazar kurgudan kopmadan ve onun heyecanını bölmeden arka planda o kadar güzel veriyor ki tarihi detayları; seksenler dönemini, devrimi, sağcı solcu çatışmasını, 99 depremini, hızla kalabalıklaşan İstanbul'daki kentsel dönüşümleri hep ince ince işliyor romana. Yakın tarihi her iki tarafın da fikirleri sunularak, tarafsızca okumak isteyen biri için biçilmiş kaftan
Zemheri ayında yılanı kış uykusundan uyandırıp afsunladım, kurdu kuzuya nöbetçi diktim.”ama,”demiş “öfkeyi huzura kardes kılamadım. “Tanrı büyüktür derler,yalan , öfke Tanrı’yı dahi yakacak kudrete sahiptir. Ateş kora döner, birtas su dökersin söner,yılan,kurasagına doldurduğu zehri kusacak yer bulamadı mı intikamını bir çakıl taşından alır .tüm zehri kusar “ama” demiş “insan öfkesini yakamadan durmaz. Keşke dursaydı ,keşke dursaydı “keşke , ekşimiş süt mayalanıp mayhoş bir kap yoğurt olabilseymiş.”
Bayramın birinci gününden beri okuyup uyguluyoruz. Ne yalan söyleyeyim çok hoşuma gitti ama kurudum resmen. Hurmadan şeker alıyordum..yok! Bal, yok.. Peynir, yok..Yoğurt yok!!!
Fakat beğendim, kilo verdim ve rahatladım. Farklı ve katı bir diyet programı..
Tavsiye ederim..
