261 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
En Alttakiler, 21 Ekim 1985 yılında yayınlanan araştırmacı gazeteci yazar Günter Wallraff'ın 1980'li yılların başlarında, Federal Almanya'daki insan hakları ihlalleri ve yabancı düşmanlığını anlatan, uluslararası bir başarı elde etmiş olan kitaptır. Kitap, Günter Wallraff'ın, Almanya'da çalışan bir Türk işçisi (Levent Ali Sigirlioğlu, daha sonraki
En Alttakiler
En AlttakilerGünter Wallraff · Milliyet Yayınları · 1985197 okunma
Bir, iki, üç, dört, beş, dönüş. Bir, iki, üç, dört, beş, dönüş: Yürüyorum, durmak, yorulmak bilmeden yürüyorum, hırsla yürüyorum, genellikle gevşek olan bacaklarım bugün gergin. Başıma gelenlerden sonra, sanki bir şey ezmek ister gibiyim. Ayaklarımla neyi ezebilirim ki? Altımda betondan başka bir şey yok. Hayır, böyle yürümekle pek çok şeyi ezebiliyorum. Yönetime hoş görünmek için bu kadar alçalabilen doktorun ödlekliğini eziyorum. Başka sınıfın acı ve sıkıntılarına kayıtsız kalan bir sınıfın kayıtsızlığını eziyorum. ... Belirli bir cinayet işlediği gerekçesiyle bir adam hakkında patırtılı yazılar yazın polis muhabirlerinin birkaç ay sonra aynı adamın varlığını bile unutabilmelerinin eziyorum. Suçlayanla kendini savunan arasında bir "hitabet oyunu" halini alan ceza mahkemeleri usulünü eziyorum. ... Hiçbir örgüt ya da kuruluşun bu yönetim sorumluluklarını sorguya çekip çürüme yolunda, iki yılda bir, neden mahkûmların yüzde seksenini yok olduğunu sormayışını çiğniyorum. İntihar, düşkünlük, devamlı açlık, iskorbüt, verem, delilik ve erken bunama teşhisleriyle imzalanan resmi ölüm raporlarını çiğniyorum. Kim bilir daha neler eziyorum ayaklarımın altında? Ama bütün bu olup bitenlerden sonra herhalde eskisi gibi yürümüyorum, her adımda bir şeyler çiğniyorum.
Reklam
Atatürk'ün Adalet'i... Yaşlı kadın yatağından kalktı. Sabah ezanının insan ruhuna huzur veren sesi oda içinde yankılanıyordu. 88 yaşından beklenmeyecek bir çeviklikle pencereye doğru yöneldi. Pencereyi açması ile birlikte odaya ezan sesi ile birlikte baharın güzel kokusu ve kuş cıvıltıları doluştu. Penceresinden gözüken Kurtuluş Parkına bakarak
Her yer puttu; üstelik bu putlar cahiliye Arabistandaki gibi taştan tahtadan değil, etten kemiktendi. İnsan kendisine dahi kendisi ile kavga etmeden teslim olmamalıyken, kimileri tereddüt etmeden birilerine kul köle oluyorlardı. Diplomayla belgeyle tezle evrakla resmi mühürle adam olunduğunu sanılıyordu… Birileri birilerine kim olması gerektiğini
İçimde kopan fırtınaları kelimelere döktüğüm zamanlar vardır. Bu yazıları kitaplarım gibi özenle korur ve saklarım. Bu sefer ki yazımı burada muhafaza etmek istedim, burada durmalı. Çünkü buranın görünmez olabildiğim bir yer olduğunu düşünüyorum. Yine görünmez olmak için neler vermezdim dediğim bir andayım. Kimse beni duymasın, görmesin, hissetmesin... Kendi hayal dünyamda kaybolmak istiyorum. binlerce güzel şey yaratabileceğim kendi dilimden konuşabileceğim, koyu renkli dumanlar ve birbirine sanki hiç özgürlüğüne kavuşmak istemiyormuşcasına dolanmış ayakkabı bağcıkları olmadan derin uzayımda kaybolmak istiyorum.. Orda her şey daha güzel, her şey tam da istediğim gibi.. Orada sevdiklerimi kimseyle paylaşmak zorunda değilim orada kaçmak zorunda değilim insanlar için çaba sarfetmem gerekmiyor. orda herkes olduğu gibi.. kimsenin güler yüzlü maskesi yok çünkü herkes zaten güler yüzlü. orada mevsim hep yaz, gökyüzü hep mavi.. Orada her yer portakal çiçeği kokar. Yeryüzü toprak yerine lavanta tarlalarına sarılmıştır benim uçsuz bucaksız okyanusumda. Hayallerim benim kumsalımdır,sığınağımdır,bana açılan en güzel kucaktır.. Ben yalnızken çok daha büyük bir dünyaya sahibim.. O yüzden en çok yalnızlığın kalabalığına karışmayı seviyorum.
"Beni affediyor, Ada'yı unutuyor. Hatta, tam tam tam, arzuladığı gibisinden ufak çapta bir ev kadını bönlüğü ediniyor. Süpürrt, süpürrrt, süpürrrrt. Ah ah, ne kadar aptal benim daha eli kolu memeleri sallanabilen esmerim. Mutlu olmak, dahası mutlu kalmak nasıl da yakışmıyor ona... En ufak bir umudumuz yok. çok gereksiz cümle, elbet en ufak bir umudumuz yok. Umursadığımız tek bir şey yok. Bir gıdım ilgi ifadesi bulunamaz gözlerimizde, yok. Ben neden bir kez olsun evden çıkmadığını, evin kuytu bir köşesinde hışırtılar içinde ne yaptığını sormuyorum ona, o yok. O asla onca aşınan kurşunkalemin kağıt tomarlarına neler kazıdığını sormuyor bana, ben yokum."
Reklam
10 - 16 Mayıs
10 - 16 Mayıs Engelliler Haftası... Engelli... Nedir bu engel? İnsan engeli insan! Bizim karşılarına çıkardığımız engeller. Yürüyebildiğimize şükretmek yerine fazladan bir kaç adım atmamak için "engelli rampasının" önüne park ettiğimiz araba... Gösterişli merdivenleri sıralayıp bir rampayı çok gördüğümüz binalar... O kadar saçma sebeplerle ertelenen, bekletilen sağlığı etkileyen bürokratik süreçler... Acıyan yada görmezden gelen gözler...Ufacık bir tebessümü esirgeyen mühürlü dudaklar...Ve daha neler neler... Farkına varalım! Lütfen bugünden tezi yok ufak bir adım atalım. Sevgili 1000 kitap ailesi bizim rahatlıkla yapabileceğimiz veya alabileceğimiz önlemler, kararlar engellilerin hayatını kolaylaştıracak, engelleri kaldıracaktır. Bir çok şehirde etkinlikler düzenleniyor. Katılın. Çocuklarınızı, kardeşlerinizi, yeğenlerinizi götürün. Farkına varın, farkındalığı bilen çocuklar yetiştirin. Sizinle bir kaç video paylaşmak istiyorum. Uzun değiller fazla sıkmayacağım söz.Duyarlılığınız için şimdiden teşekkürler... Hepinize hayırlı günler diliyorum... youtu.be/otl3FNZSZu4 youtu.be/cSEdmlOACSw
437 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Dinlene dinlene, sindire sindire okunması gereken bir kitap. Yazar, '4 günde neler yapılır, neler yok edilir?'i anlatıyor. Kahramanların hepsinin iç sesini de romana katarak çoğulcu konuşmalarla romana daha çok bağlanmamız sağlanmış.
Akıl Çağı
Akıl ÇağıJean-Paul Sartre · Can Yayınları · 20192,167 okunma
336 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitabı okumaya, okurlarımızdan sevgili Kaan Öztekin’in şu cümle ile başlayan ve altta bağlantısını vereceğim yorumunu okuduktan sonra karar vermiştim: “Kitap bir adamın trafikte durduk yere kör olmasıyla başlıyor.” Bu cümleyi gördükten sonra çok ilginç bir kitap ile karşı karşıya olduğumu hemen anlamıştım. Şu anda çok heyecanlıyım. Heyecanımın
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022103,2bin okunma
264 syf.
8/10 puan verdi
Kaderle Zar Atılmaz, 2012’de piyasaya çıkmış bir roman. Yazarı Alpaslan Akkuş. Kendisi Ankaralı. Ancak daha 11 yaşındayken yatılı olarak Samsun Anadolu Lisesine gelmiş ve ömrünün yedi yılını Samsun’da geçirmiş bir gazeteci. Hatta Samsunspor kitabımıza da bu yılları ile ilgili güzel bir yazı yazmıştı. Bu romanı çok daha önce okumalıydım ancak
Kaderle Zar Atılmaz
Kaderle Zar AtılmazAlpaslan Akkuş · Hayykitap · 201245 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.