İlk kitabı ne kadar çok sevdiysem bu kitabı da o kadar çok sevmedim. İki kitap iki farklı yazara ait olabilecek bir kıvamdaydı bence.
700 sayfalık kitabın dörtyüze yakın sayfasında dönüp dönüp aynı şeyleri okuduk durduk. Mahalle yanıyo bizim ergenlerin derdi hep hormonlarının çoşkusu. Yok beni hala seviyor musun, beni sakın bırakma, bana kızdın mı, bla bla bla ....
İlk kitapta beyefendi bulduğum Johnny bu kitapta baya Gibsienin ruhuna büründü. Ne saçma sapan muhabbetler döndü öyle ya ben hala şokkk....
Hikayenin asıl irdelenmesi gereken dram kısmını teğet geçip, smut kısmına ağırlık vermişler hatta bir ara buna anne K ve baba K yı bile dahil ettiler ki ben yine şok üstüne şok.....
Ayrıca Shannonın azıcık bir cesarete, güce ve özgüvene sahip olabilmeye yönelik ufak bir gelişim bile gösterememesi de çok canımı sıktı. Beyaz atlı prensine muhtaç prenses sendromunda ısrarla takılı kalıp durdu.
Velhasılı ilk kitabıyla göklere çıkıp ikinci kitabıyla yerlerde süründüğüm, kütüphanemdeki türünün tek örneği olarak arşivime eklenen bir seri oldu kendileri.