Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
195 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
1950'lerde Orta Çağ'ı Yaşamak...
Orta Çağ köylüsünü mü, 1950’lerin Türk köylüsü ve köy yaşantısını mı okudum emin değilim. İnsan şaşıp kalıyor, nasıl yani, nasıl bu kadar kötü şartlar olabilir diyor. Eh şehirli için pek anormal bir yorum değil elbet. Annemiz babamız, onların anne ve babaları zaten bu yokluğu bir şekilde görmüştür. Yokluk derken, gerçekten yokluk. Köy
Bizim Köy
Bizim KöyMahmut Makal · Literatür Yayıncılık Dağıtım · 20181,192 okunma
276 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Düzenlendi!
Merhaba canımmm dostlarımm. Gününüz güzel geçmiştir şu ana kadar umarım. Ve malum gün daha bitmedi. O yüzden gecenizin de güzel geçmesini diliyorum şimdiden. Kitabın kapağına bakalım ilk olarak siz ne görüyorsunuz bilmiyorum hiç. Ama ben üzgün, kırgın, belki biraz da kızgın ama kızgınlığı en çok kendine olan bir adam görüyorum. Bu kitap adından
Aşka Dair Nesirler
Aşka Dair NesirlerÜmit Yaşar Oğuzcan · Everest Yayınları · 20216,9bin okunma
Reklam
248 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
28 saatte okudu
“BU SORUYU BANA DEĞİL, TANRI’YA SORMANIZ GEREK”
Bu kitap maalesef yaşanmış gerçek bir olaya dayanıyor. Okunma sayısına bakacak olursak pek fazla okurun dikkatini çekmemiş ya da bu kitaptan insanların haberi olmamış. Tıpkı Aziz BineBine ve arkadaşlarından haberdar olmadıkları gibi. Burada yazdıklarım kitabın okura vermek istediği mesaj karşısında son derece değersiz ve yetersiz kalacaktır.
Işığın O Kör Edici Yokluğu
Işığın O Kör Edici YokluğuTahar Ben Jelloun · Can Yayınları · 2004392 okunma
_ Dünyanın oluşumu, insanlığın yeryüzündeki belirişi gibi sü­reçlerin, hayal gücünü zorladığını hissetti. Bir çırpıda ne de güzel söyleniveriyordu “milyonlarca, binlerce yıllık geçmişi­mizde” diye... Oysa insanlık, bunları anlatabilmeyi öğrene­ ne dek ne bedeller ödemişti. Ne çok şey keşfetmek zorunda kalmıştı yarınlara kalabilmek için... Ne çok yorulmuştu; ne çok acı çekmişti; ne çok düşünmüştü; ne çok şeye tapmıştı; ne çok mutlu olmuştu; Ne çok şey yaratmıştı ve ne çok şeyi yok etmişti dünya yüzünde... Bu mucizevî serüvenin küçük bir karesinde ortaya çıkabilmek ve yaşamdan pay alabilmek için, ne kadar çok şeyin bir araya gelmesi gerekiyordu. Her insan, bir sürü küçük olasılığın kesişme noktasında hayat buluyor ve dünyaya geliyordu. Bunun, başlı başına bir şans olduğunu düşündü yaşlı adam. Öyle ya... Yoktan var oluyor­dunuz birdenbire. Ancak bir kere var olduktan sonra, yoklu­ğu yaşayamadığınız için, var olmanın değerini kavramak güç olabiliyordu kimi zaman. Belki de en iyi kavrayışa, yokluğa yeniden yaklaşırken ulaşıyordunuz. İki yokluk arasındaki bir çizgiydi yaşam ve en temel mutluluk, bu çizginin üzerinde olabilmekti galiba. _
Sayfa 58 - Epsilon Yayıncılık ( PDF)Kitabı okudu
Bir garip devran...
“ Eskiden bizim buralarda “adam” varıdı oğul, dediğine inanılan sözüne güvenilen, mert namuslu adam! Devir değişti ya, o adamlar da galmadı, yitti gitti. Buranın insanına bir garip hâl oldu ki oğul, ne dediği belli ne gittiği... Benim aklım ermez oldu be oğul...” dedi yaşı yetmişe yaklaşmış gün görmüş babam. Yaşar Kemal ustanın ünlü sözü geldi
Her insan, bir sürü küçük olasılığın kesişme noktasında hayat buluyor ve dünyaya geliyordu. Bunun, başlı başına bir şans olduğunu düşündü yaşlı adam. Öyle ya... Yoktan var oluyordunuz birdenbire. Ancak bir kere var olduktan sonra, yokluğu yaşayamadığınız için, var olmanın değerini kavramak güç olabiliyordu kimi zaman. Belki de en iyi kavrayışa, yokluğa yeniden yaklaşırken ulaşıyordunuz. İki yokluk arasındaki bir çizgiydi yaşam ve en temel mutluluk, bu çizginin üzerinde olabilmekti galiba.
Sayfa 58 - OYUNKitabı okudu
Reklam
Bir Sallantı Bedenime
“Sefil bir çığlıkla ne yapılabilir ki? Ben niye yazdıklarımı aynaya tutup tersinden kendi içime bakıyorum ki? Kime sorduysam seni yok, beni yok, onu yok dedi. Ama varlık kırmızı bir ilaç gibi boğazımdan aşağı düşerken boynuma sarılı ilmik onun aşağı düşmesini engelleyen boyunsuz bir mezar taşı gibi. Niye diye sorduğum her şeyin cevabı varsa eğer niye sorayım ki, cevapsızlığın içinden geçen yolun keyfine eremeyeceksem. Yaprakları bile sarmak gerekiyorsa, matematik bir yokluk bulmalı bedenim başımın içine. Gidip bir hayale yalnızlık kiraladım ben de. Kırkçatallı gökyüzü ve ince menevişli kibar takım yıldızları bana bir gece balosu yaptılar. Uydular bana çok uydular, uygun adım uygun bir yerler aradık seyre dalmak için. Yıldız savaşçılarını izleyen gök ahalisi çok gülüyordu, orada komik bir filmmiş savaş filmleri. Kahkahaları yıldızlara çarpıyordu. Yol uzundu, yorulmuştum ama tüm mesele de yoldu, gittiğim yer değil, gitmenin kendisiydi. Parçalarım sızlamıştı, kopacak gibiydim, söyleyecek lafım kalmamıştı, belagat satan bir adam vardı, onu arıyordum. Yokluğu heyecan vermişti, heyecanla sözü takas edecektim. Bulamadım, ip buldum, bir de at kestanesi ağacı, bir de sallantı bedenime…”
415 syf.
8/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Bir Türk Ailesinin Öyküsü, Türkiye'de savaş pilotu görevinde bulunan; İrfan Orga'nın çoğunlukla çocukluk anıları olmakla beraber, anılarını anlattığı ve Osmanlı'nın son zamanlarına ayna tuttuğu kitabıdır. Kitabın önemi büyüktür çünkü savaşa sürüklenen (1.Dünya Savaşı) bir imparatorluğun çektiği sancıları bütün çıplaklığıyla
Bir Türk Ailesinin Öyküsü
Bir Türk Ailesinin Öyküsüİrfan Orga · Everest Yayınları · 2018724 okunma
Reklam
Düşünceleri tarihin derinliklerine kaydı yavaş yavaş. Dünyanın oluşumu, insanlığın yeryüzündeki belirişi gibi süreçlerin, hayal gücünü zorladığını hissetti. Bir çırpıda ne de güzel söyleniveriyordu "milyonlarca, binlerce yıllık geçmişimizde" diye... Oysa insanlık, bunları anlatabilmeyi öğrenene dek ne bedeller ödemişti. Ne çok şey keşfetmek zorunda kalmıştı yarınlara kalabilmek için... Ne çok yorulmuştu; ne çok acı çekmişti; ne çok düşünmüştü; ne çok şeye tapmıştı; ne çok mutlu olmuştu; ne çok şey yaratmıştı ve ne çok şeyi yok etmişti dünya yüzünde... Bu mucizevi serüvenin küçük bir karesinde ortaya çıkabilmek ve yaşamdan pay alabilmek için, ne kadar çok şeyin bir araya gelmesi gerekiyordu. Her insan, bir sürü küçük olasılığın kesişme noktasında hayat buluyor ve dünyaya geliyordu. Bunun, başlı başına bir şans olduğunu düşündü yaşlı adam. Öyle ya... Yoktan var oluyordunuz birdenbire. Ancak bir kere var olduktan sonra, yokluğu yaşayamadığınız için, var olmanın değerini kavramak güç olabiliyordu kimi zaman. Belki de en iyi kavrayışa, yokluğa yeniden yaklaşırken ulaşıyordunuz. İki yokluk arasındaki bir çizgiydi yaşam ve en temel mutluluk, bu çizginin üzerinde olabilmekti galiba.
Sayfa 58 - Epsilon YayıneviKitabı okudu
Kişiliği Gelişmemiş Kişisel Gelişim Uzmanı Olur mu? Olur… Baba Parası İle Büyüyen Adam Girişimci Kabul Edilir mi? Edilir… Bedeni İle Bedenlere Ahlak Dersi Veren İnsan Yaşar mı? Yaşar… Yokluk Görmeyen Varlıklı, Yokluğu Anlatabilir mi? Anlatır… Aşk Acısı Bilmeyen Sosyete Güzeli Aşkın Tarifini Yapar mı? Yapar… Anasının Kıymetini Bilmeyen Adam, Anasız Büyüyen Çocuğu Bilir mi? Bilir… Vatanın Topraklarında Can Vermiş Binleri Umursamayan Kişi, Vatan Millet Sakarya Naraları Atar mı? Atar… Eğer Sen Karakteri Olmayan Vicdan Yoksunlarına Karakter Koyarsan, Bunlar Senide, Aklını da, Toprağını da Satar mı? Satar…! Soner AYAN
Oda bişey mi şimdi bakan bulamıyoruz.
Yokluk, adam yokluğu, Mustafa Bey! Altmış üç ile vali bulamıyoruz! derdi.
102 syf.
·
Puan vermedi
·
3 saatte okudu
‘’Umudu var büyük insanlığın umutsuz yaşanmıyor.’’ diyor Nazım Hikmet. Uzun ve çekilmez kurak Çin yazlarından birinde köylü artık köyde yaşayamaz hale gelir. Kurak topraklar, kuru dere yatakları, açlık onları köylerinden göç etmeye zorlar. Bütün köylü tası tarağı toplayıp zaten olmayan son lokmalarını da alıp gittiklerinde arkalarında sadece
Günler Aylar Yıllar
Günler Aylar YıllarYan Lianke · Jaguar Kitap · 20204,345 okunma
63 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.