Ne olmuş yani?
Evet, günahlarımı yedim, ne olmuş yani? Kendimi eninde sonunda öldürmek zorundaydım. Yokoluş kişinin isteminden bağımsız mıdır sanıyorsun?
“Kapandı mı varoluşun sığınağı esenlik yolu Neden bu yokoluş zindanında can çekelim.”
Sayfa 33 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Bazı kavramların kökenleri...
... bitkiler bir süre yaşadıktan sonra, sonbaharda ölmektedir. Ama bu ölüm (hayvanlarda göründüğünden farklı olarak) tümden yokoluş değildir. Tohumları yerin altına gömülmekte, orada bir süre farklı bir yaşam sürdükten sonra (ötedünya, cennet, cehennem, kavramlarına hazırlık) yeniden doğmaktadır ...
Sayfa 37
sonsuz bir karanlığım ben, sonsuz bir yokoluş sen, umudun parlak güneşisin ey mutluluk saçan ışık ruhuma vuruyorsun ama sen bana geçsin.
İnsanların bütün delilikleri, gaddarlıkları bu ölüm korkusu, bu yokoluş yüzünden mi?
Sayfa 21 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Önsöz
Elinizdeki kitap toplumsal Bilinçdışının süregiden mutasyonunu araştırıyor. Şu an bulunduğumuz noktadan, yani virüs salgını ve kapitalizmin felaketler doğuran çöküşünün damgasını vurduğu tarihsel eşikten gözlem yapıyorum. Bu eşikten bakınca, ufukta kaosu, tükenmişliği ve yokoluş eğilimini görebiliyoruz. Bu mutasyonun mükemmel bir özetini sunan
Sayfa 9 - Otonom Yayıncılık -1. Basım Şubat 2022, İstanbul - Kitabın Özgün Adı : The Third Unconscious - The Psycho-sphere in the Viral Age
Reklam
Tasavvuftaki "fenafillah"a işaret, benliğin yanışı, yok oluşu. Tanrı'da yokoluş. Ama sonunda Tanrı'yla varoluş (Bekabillah).
Bir kurgu var beynimde saf dışı bıraktığım... Sonumun başlangıcında bir varoluşsun kuşkusuz... Korkularımın bir sebebi vardır elbet, meçhulde... Yarattığım hayalde terkediliştir yokoluş...
Kadın, uzandığı ve bazı ustaların hala tanıklık ettiği bir ötenin nostaljisinin dışında, aynılığa dayanan bir kültür içinde yok olur. Parmenides gibi, kadına hala inananlarsa, bu yokoluş için, söylemlerinin ötesinde bir "boşluğu", "çukuru", en azından bir "Varlığı" ima ederler.
Aramızdakinin EkstazıKitabı okuyor
Reklam
Yokoluş
Kendi celladına hayran bir milletten ne beklenirdi ki!
Ölüm törenleri, yokoluş fikrinin yarattığı travmayı yansıtır, dağıtır ve kovalar. Cenaze merasimleri, bilinen bütün sapiens toplumlarında, hem bir krizi hem de krizin aşılmasını; bir yandan buhran ve kaygıyı; öte yandan ümidi ve teselliyi ifade eder.
“Bir insanın yaşama bağlanışında, dünyanın bütün düşkünlüklerinden daha güçlü bir şey vardır. Bedenin yargısı, aklın yargısından hiç de aşağı değildir, beden de yokoluş karşısında geriler. ”
14.
O, hep bildiğin, tanıdığın; ama hiç karşılaşmadığın-karşılaşamayacağını sandığındır. Şimdi bütün "bilgi" yörüngen değişecek; artık bambaşka yataklardan akacak, "düşünce" ırmağın. Oysa, hep ona göre ayarlamıştın kendini-ama, başka gezegenlerle, başka nehirlerle... Yepyeni bir gelecek haritası çizeceksin şimdi bugüne dek yaşadıklarının ötesine geçen; ötelerde bir yerlerde yeni yerlere götüren yeni yollar belirleyen bir harita: kendine doğru artık yokoluş olarak dokunmayan; varoluş yerlerini de -yeniden- belirleyen bir harita... Evrenin ve dünyan -gökyüzün ve yeryüzün- değişecek, artık, şimdi, işte!
Sayfa 36 - Metis YayınlarıKitabı okudu
817 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.