"Reklamlarla her birimize bir nesne daha satın alarak kendimizi ya da yaşamlarımızı değiştirmemiz önerilir. Aldığınız bu yeni nesne der reklam, sizi bir bakıma daha zenginleştirecektir, aslında o nesneyi almak için para harcayarak biraz daha yoksullaşacak olsanız bile!"
John Berger/Görme Biçimleri
Zenginlik deyince aklınıza ilk ne geldi? Cümlenin sonundaki yoksulluk ifadesini görünce nasıl hissettiniz? Zenginleşmek adına yoksullaşmak! Tezâd mı? Fakrım fahrimdir diyen Peygamberin ümmetiyiz. En büyük hazine kanaat değil mi?
Reklam İngilizce'de advertisement kelimesi ile karşılanıyor. Kendimi alamadım, bu sözcük çin etimolojik sözlüğe baktım. Asıl anlam halkın dikkatini çekmeye dair. İlk defa 1580 yılında kullanılıyor ve 18.yüzyılda bugünkü anlamına kavuşuyor.
Çözümlesini ise şu şekilde yapabilirim: baştaki "ad" ön eki yönelmeyi belirtiyor. Bizdeki ismin "e" haline tekâbül ediyor. "Vertere" ise latince dönmek, döndürmek anlamında (Versus).
Şöyle özetleyebilirim: dikkatimiz bir yerde iken onun başka tarafa dönmesini karşılıyor bu fiil. Eksenimizi kaydırıyor, yörüngemizi değiştiriyor, gözlerimizi perdeliyor, bize ne idüğmüzü unutturuyor. Mevzudan koparıyor. Mevzuumuz en büyük zenginliğimiz, onu kaybedince fakirleşiyoruz.
İlk paragrafta alıntıladığım metinde zenginleşme yerine "kemâl" kavramı kullanılamaz mıydı? Olmazdı sanırım. Kemâl vadeden şeyin reklamı olmaz, tebliği olur zira.
Son olarak bir özeleştiri yapayım kendim için: Başkalarının reklamına katlandığımız gibi, başkalarını da kendi reklamımıza maruz bırakıyoruz.