Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Her güzel şeyin bir sonu varmış cidden. Bitmez sandığımız aşkların bi anda yok olup gitmesi hayatın en hüzünlü yeri bence. Kurduğumuz hayaller bi anda suya düşer. En kötüsü de onsuz hayalimin olmaması. Varlık sebebimi ona bağlayamıyorum artık. Var değilim çünkü. Yıkılan hayallerimle birlikte ben de suya düştüm. Boğuldum, kurtulamadım. Bana yardım
Kitapta kadınların konumuna yapılan bir sonraki değinme bundan iki yüz yıl sonrasına, yani Stuartlar dönemine aitti. Orada da şöyle yazıyordu: "Üst ve orta sınıftan olan kadınların kendi kocalarını seçmeleri hâlâ istisnai bir olaydı. Koca bir kere seçildikten sonra, yasaların ve geleneklerin elverdiği ölçüde kadının hem efendisi, hem de
Reklam
Ahahahha Tr'de hiçbir şey değişmiyor
İki Rus yazarının komünist düzeni yeren yazılarından ötürü mahkûm edilmesi Batı dünyasının sağcısını, ortacısını, sosyalistini, hatta komünistini bile öfkelendirdi. Eski bir komünist olan ünlü İtalyan romancısı İgnazio Silone: "Duruşma, şereften yoksun ve gülünçtür," derken, Fransız Komünist Partisi üyesi ve Marksist edebiyatçılarımızın baş tacı Aragon da vicdanının sesini susturamadı. Kararın doğru olmadığını itiraf etmek zorunda kaldı. Yalnız sayın sosyalistlerimizin, o pek kahraman hürriyet âşıklarının hiç sesi çıkmadı. Yine üstte kalmanın yollarını aradılar ve kendilerine sorarsanız, buldular! Fikir özgürlüğünden yoksun bir ülkenin insanları imişiz. Diğer ülkelerin durumu bizi ilgilendirmezmiş. Önce kendi halimize bakmalı imişiz. İftira ettiğimi sanmayın, aynen böyle yazdılar. Okuyucularını aptal yerine koyarak, geçmişin hatırlanmayacağını sanarak... Önce kendi halimize bakmak... Yerinde bir söz. İyi ama, daha önceleri neredeydiniz? Aklınız yeni mi başınıza geldi? Kosigin Rusya'sında hürriyetlerin çiğnenmesi sizi ilgilendirmiyor da, Franco'nun İspanyası niçin ilgilendiriyor? Komünist İspanyol yazarları tevkif edildiği vakit neden feryat ediyordunuz? Lorca'ya hâlâ acıklı ağıtlar yazmanızın sebebi ne ola? Salazar'ın Portekiz'inden size ne? Mozambik'le niçin uğraşıyorsunuz?
Askerlikte herkese verilen klasik bir öğüttü, önden gitme alnına vururlar, arkadan gitme sırtına vururlar. Bir de buna benzer bir ata sözü de vardır, yukarda yatma yel alır, aşağıda yatma sel alır. Bu nedenle insanlar, ortada olmayı seçecek şekilde evrimleşmişlerdir. Bu da büyük çoğunluk demektir. Yani bir tür sürü güvenliği. Toplumda ise en
Seni düşündüren saatler geldi sen hala yoksun
Bilmem nedendir şarkıların ağlaması saatlerin geçmemesi. Bilmediğim tüm soruların, aramadığım tüm denizlerin kıyısı senmişsin. Vücudumu saran bir yara taşımaktan gurur duyduğum. Kırk gün sırtımda taşıdığım hiç yorulmadığım senmişsin meğer. Şimdi sen gidiyorsun neden ki? Resmimiz hâlâ aynı yerde, kalbim hâlâ aynı ritminde ama sen yoksun sevgilim her ayın on beşinde tekrar tekrar terk ediyor her ayın on dördünde hiç gitmeyecek gibi sarılıyorsun.
Reklam
Kendi alevleriyle kav­rulmuş, her türlü bireysel varoluştan yoksun kalmış, bir kül yığınına dönüşmüş insan hâlâ yaşadığım duyumsaya­bilir mi?
Sayfa 57
Unutmak, hatırlamamak değildir.
Yavaş yavaş unutmaya başladım geçen gece seni. Gözlerin yavru ceylan bakışları kadar güzel değildi artık. Saçlarının rengini, boyunu, yüzündeki gamzeni, omzundaki çukuru, ellerinin üzerinde maziden kalma o eski yarayı hâlâ hatırlıyorum. Ama bir bütün olarak yoksun. Seni içimde öldürdüm ve göğüs kafesimin tam ortasına gömdüm. Şimdi değil, ama bir gün hatırlayacaksın. Yaşarken ölmek can yakıcıdır. Öğreneceksin.
Hala o penceredeyim, lakin sular ölgün; Sen yoksun ki vefasız sularda ay görünsün.
kaybın acısıyla çıkamadım yataktan günlerce ağlamak geri getirirdi belki seni ama kurumuştu tüm gözyaşları hâlâ yoksun yanımda kanayana kadar deşiyorum gövdemi ve artık sayamıyorum günleri güneş aya dönüyor ay güneşe bense bir hayalet yalnızca onlarca düşünce doluşuyor aklıma delip geçiyor beni her saniye yoldasındır belki belki hiç gelmesen daha iyi iyiyim hayır kızgınım evet nefret ediyorum belki de böyle devam edemiyorum bir gün bağışlayacağım seni zihnim tükenip sessizlik kaplarken her yeri saçlarımı söküp atmak istiyorum kökünden
Reklam
“Surları, hükümdarı, medeniyeti, edebiyatı ve tiyatrosu olmayan bir şehir bulabiliriz, ancak, ibadethanesi olmayan ve sakinlerinin Tanrı’ya hizmet etmekle uğraşmadığı bir şehri insan hiçbir zaman görmemiştir.”(Yunan Tarihçi Plutarh). Neredeyse aynı tespiti H. Bergson da yapıyor: “Bilim, sanat ve felsefeden yoksun insan toplulukları olmuştur, hâlâ da vardır, fakat dini olmayan bir insan topluluğu henüz bulunmamıştır.”
Sayfa 50 - KetebeKitabı okudu
Evvela okuyucum; bunlar hikâye değil tarihtir. Jacques'ın edepsizliklerini anlattığın zaman kendimi Tiberius'un hovardalıklarını anlatan Suetonius'dan daha suçlu bulmuyorum. Zaten Suetonius'u okursanız onda hiçbir kabahat balmazsınız. Neden Catullus'u, Martialis'i Horatius'u, Juvenalis, Petronius'u okurken
Sayfa 209Kitabı okudu
The Rational Male
THE RATİONAL MALE Kadınlar aktarılan bilgiden çok iletişimden keyif alırlar. Çözülmesi gereken bir sorun değil, iletişimdir. “Açık iletişim kadınları ne kadar sinirlendiriyorsa, gizli iletişim de bizi o kadar sinirlendiriyor. Dilimizin onlar için hiçbir sanatı yok, bu yüzden kadınlara en iyi ihtimalle aptal veya basit görünüyoruz Ruh eşi bir
Yine, yeniden yolculuk görünüyor bana, Koyu buluttan henüz çıkmışım, Kervanla birlikte şehre doğru yol alıyorum. Sen yoksun hâlâ. Kalabalık içinde yalnızlık bu defa da. Yokluğunda varsın ama, benimlesin, Özvarlığıma dâhil var-yok arası varlığın. Yoksa sen de mi koyu bulutun içindesin, kör kuyunun dibindesin? Sen de mi oradan çıkarılmayı bekliyorsun? Gel, bekliyorum. Bekle, geliyorum...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.