Merhaba. Öncelikle kitabı okuduğum için henüz içeriğini bilmeyen, sadece yazar ismini gören birçok kişiden linç yediğimi belirtmek isterim. Paylaştığım bir sosyal mecrada arkadaşım olarak düşündüğüm birçok kişi direkt beni arkadaşlıktan çıkardı hatta. Komik geliyor çünkü kitap bana kalırsa %95 apolitik, %5'lik bir kısımda belki yazarın düşünceleri olduğunu düşünebilirsiniz. Elime ön yargıyla almadım fakat bayağı saklayarak okumak zorunda kaldım hatta normalde otobüslerde kitapsız yol gitmem ama bu kitabı yanımda hiçbir yere götürmedim çünkü tepkileri biliyorum. İnsanların anlamadığı şey şu ki her kaleme objektif yaklaşmak gerekir. Bugün a insanını karakter olarak düşünce yapısı olarak sevmeyebilirim ama bu kalemini merak etmeyeceğim manasına gelmez. Velhasıl kelam kitabımıza gelelim. Gerçekten çok güzel bir kitaptı, çerez gibi okudum bitti. İçinde birçok hikaye var, özellikle doğu-güney doğu'da yaşayanlar "BIZIM TOPRAKLARIN HIKAYELERI BUNLAR" diyebilir okurken... Yer yer haykırılmış, yer yer okuyucu güldürülmeye çalışılmış, yer yer ağlatılmış okur... Kısacası ben çok beğendim ve apolitik olduğunu düşünceniz belki uyuşmasa bile okurken sizi kasmayacağını belirtmek isterim. Keyifli okumalar :)
Arkadaşım ve Türk şair Nâzım Hikmet, Türkiye'de cezaevinde on üç ya da on dört yılını geçirmişti. Bu anıları yazdığım sırada Paraguay'ın altı yedi solcusu on iki yıldır canlı canlı gömülmüş oldukları cezaevindeydi. Dış dünyayla hiçbir bağlantıları olmadan. Prestes'in Alman asıllı eşi, Brezilya diktatörünce Gestapo'ya teslim edilmişti. Naziler kadını bir gemiye hapsedip işkence yerine götürdüler. Kadının orada dünyaya getirdiği kız çocuğu şimdi babasının yanında. Prestes'in anası Dofıa Leocadia Prestes'in yorulmak bilmez didinmeleri sonucu Gestapo'nun pençesinden kurtulabilmişti. Naziler, çocuğun cezaevinde doğmasından az sonra, Luis Carlos Prestes'in eşinin kafasını kestiler. Bütün bu işkenceler ve zulümler, Prestes'in o uzun hapis yıllarında unutulmamasına yol açtı.
Çok fena koyuyormuş adama arkadaşım dediğin bir insanın ihaneti. Hayat dediğin uzun bir yol. Ve bu yolda seninle beraber yürüyen insanlar var, yolda kaldığın zaman sana yardım edebilmek için. Yolda rastladıkların var, yanındakilerin kıymetini daha iyi anlayabilmen için. Yoluna taş koyanlar var, yürüdüğün yolu zehir etmek için. Bir de seni yarı yolda bırakanlar var, kendi başının çaresine bakabilmeyi öğrenebilmen için. Herkesin kendi doğrusu var ve herkes kendine göre haklı bu hayatta. Bu yüzden sonuca varmıyor hiçbir tartışma.