Kardeşlik, pili bitmiş bir saat gibiydi. Pilini taktığın anda kaldığı yerden başlayıveriyordu çalışmaya. Bin yıl da görmesen, anında kapatıyordun aradaki açığı.
Kardeşlik pili bitmiş bir saat gibiydi. Pilini taktığın anda kaldığı yerden başlayıveriyordu çalışmaya. Bin yıl da görmesen, anında kapatıyordun aradaki açığı.
O Nâzım Hikmet ki halkının özgürlüğü için 17 yıl hapiste yatmıştı. Sonra gitmiş Moskovada ölmüştü. Bugünkü Avrupa Konseyinin sevgilisi Türkiyenin demokratik yöneticileri Türkiyenin yetiştirdiği bu dünya şairinin kemiklerinin bile ülkeye getirilmesine izin vermiyor. Biz Sabahattin Alinin soyundan geliyorduk. Devletin öldürttüğü, ölüsünü de Bulgar sınırına attığı büyük romancının... Biz Orhan Kemalin, Ahmet Arifin soyundan geliyorduk. Yıllarca hapiste yatmış kişilerin...
"iki yılda
ikiyüz yıl yaşadım
tattım iki yılda daniskasını
acının
umudun
ve kızgınlığın
ağaçlar birdenbire yaşlı
aynalar birdenbire eski
sokaklar birdenbire ters
birdenbire kayıp gitmiş gibi altımdan toprak
iki yılda
ikiyüz yıl yaşlandım..."
Uzun zamandır listemde olan bu kitapla okuma motivasyonumun düştüğü şu sıcak günlerde karşılaşmış olmam bu günlerde hayatıma dahil olan en güzel tesadüflerden biri oldu.
Çok duydum, hep dergilerde denk geldim, sanırım sinemaya da uyarlandı ya da uyarlanıyor... bugüne nasipmiş...
Gözlerim dolarak bitirdim. O kadar güzel bir bakış açısı var ki insan