Alıyorum ne varsa sırtıma, bin eşek yükü gibi yükleniyorum. Oysa o yükün sahibi var, bıraksam o yük görevini yapıp çekilip gidecek yanımdan. Bıraksam rahat edeceğim... Lakin birakmıyorum. Ver diyor Yaradan, ver o yükü ben hallederim... Yo, diyorum, bırakmam, bu yük benim... Bırak diyor Yaradan, değil mi ki yük de benim, yol da benim, hüküm ve irade de benim... Bense hayır diyorum, küçüklüğüme, acizliğime bakmadan, yo, ben hallederim... Büyüklenmelere giriyor, yükün iplerini gevşetmek yerine ellerimi daha da kasıyorum. Ne ki çocukların sorumluluğu bende, ne ki anneyim. Ben, ben dedikçe, çekiliyor aradan Yaradan... Yük on bin eşek yükü oluyor, yük taşınmaz hale geliyor. Cebelleşiyorum, boğuluyorum, eziliyorum... Sonra bir tohuma işaret ediyor Allah. Çağırıyor beni yanına... Bak diyor tohum, teslim oldum kurtuldum. Bak, fırtına geldi mi dala yapışmak, direnmek yerine kendimi O'nun iradesine terk ediyorum. Kanatlarımın içindeki tohumu aman bir şey olmasın deyip, sarıp sarmalamak yerine tohumun sahibine bırakıyorum. İşim kolay, derdim yok. Zaten o tohum esasen benim değil ki... Ben basit bir emanetçiyim. İçimde tutmam gerektiği kadar tutuyor, bırakmak zamanı geldiğinde direnmeden bırakıyorum...
Sayfa 151 - tutikitapKitabı okudu
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun. _İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir. _Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur. _İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz. _Yanlış anlayanlar tarafından
Reklam
“Bir şeyi saklamanın en iyi yolu, onu herkesin görebileceği bir yere koymaktır.” “İp çok ama ben uçlarını bulamadım.” “Bir kadının sezgileri, bazen en mantıklı çıkarımlardan bile daha değerli olabilir. Karmaşık beyinleriyle ard arda sıraladıkları senaryoları mutlaka dikkate alın. Bunlar sizi hiç tahmin etmediğiniz sonuçlara
Ölen şehirlerdir Taha değil Kuruyan nehirlerdir Lâmbadır sönen kış dökülmüş içine Sonbahar yaprağı ırmağı emmiş Asfalttır çekilen sıva bereket toprağının Bu Taha'nın ölümü değil yürüyüşü mezarların Kabirlerin şamarıdır çağın yüzüne Geceye batışıdır taş bakışlarının Tarihle öpüşme bitmiş demektir Güneşten aya Aydan geceye inmiş demektir
Taha'nın Ölümü -(Defalarca okuduğum ve okuyacağım bir şiir)
Umut bu, alır gerçeğin ötesine götürür, yol kenarına atar adamı. Dön dönebilirsen. Böyle laflar edince, şiir gibi konuşuyorsun diyorlar, şiir değil ki bunlar diyorum, kafam karışık. Arada kafiyesi tutuyor farkında olmadan, o da başlangıç seviyesinde şizofreni belirtisiymiş. Doğru bir bilgi mi bilmiyorum ama kadınlar bu hikâyeyi seviyor (Beni değil, hikâyeyi). Hem de güzel kadınlar. Elleri güzel, dudakları nemli, ayakları pembe, sesleri hüzünlü, tenleri kadife... Anlatsan şiir olurlar.
Sayfa 27 - Yapı Kredi Yayınları (Vasati 40 Yaş)Kitabı okudu
Ah Selilm’im. Bana anlatsan dinlerdim!
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İhanetlerin, tuzakların sıklığı bende uyuşturucu etkisi yapıyor. Belirli bir miktarına alışıyorsunuz ve rahatlamak, kafa yapmak için fazlasına ihtiyaç duyuyorsunuz. Periyodu oturmuş ihanetlere maruz birinin ölmesi mümkün değil! İhanetler de alışkanlığa yol açıyor; hatta o insana ihanet etmezseniz kendini mutsuz ve huzursuz hissediyor. Hastalanıyor, krizi tutuyor! Dozajı arttırılmamış bir hayatı yaşamak, insanın içsıkıntısı budur!
Sayfa 112Kitabı okudu
İhanetlerin, tuzakların sıklığı bende uyuşturucu etkisi yapıyor. Belirli bir miktarına alışıyorsunuz ve rahatlamak, kafa yapmak için fazlasına ihtiyaç duyuyorsunuz. Periyodu oturmuş ihanetlere maruz birinin ölmesi mümkün değil! İhanetler de alışkanlığa yol açıyor; hatta o insana ihanet etmezseniz kendini mutsuz ve huzursuz hissediyor. Hastalanıyor, krizi tutuyor!
Sayfa 80
Önsöz Ondokozuncu yüzyılın ikinci yarısında bütün Avrupa'yı meşgul eden, yüzbinlerce insanın hayatına mal olan, Napoleon 1'in Rusya'ya hücumundan Birinci Dünya Savaşma kadar geçen devrede en çok insana zayiat verdiren ve askerî bakımdan da kötü idare edilen savaş şüphesiz ki Kırım Savaşı'dır. Osmanlı İmparatorluğu'na hasta adam diyen Rus
Sayfa 9 - EREN Yayıncılık ☪ 1.Baskı - Eylül 2002, İstanbulKitabı okudu
129 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.