Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şiirin tüm renkleri ne kadar muhteşem olursa olsun, tasviri gerçek bir manzara zannetmemize yol açacak tarzda doğal nesneleri resmedemez. En canlı düşünce bile en donuk duyumdan daha aşağı seviyededir.
Rahman suresinin ilk dokuz ayeti bu tabloyu çarpıcı bir şekilde ortaya koyar. Buna göre er-Rahmân olan Allah Kur'an'ı öğretti, insanı yarattı ve ona beyanı yani ifadeyi, anlamayı ve açıklamayı öğretti. Kur'an, yaratılış ve beyan, varlık yolculuğumuzun işaret levhaları olarak bize yol gösterir. Ama evren bizden ibaret değildir. "Güneş ve ay belirli bir hesa- ba göre hareket eder. Yıldızlar da ağaçlar da Allah'a secde ederler." İnsan, bu düzen ve ubudiyet makamında tabiat âlemine yoldaşlık eder. Onunla birlikte secdeye durur. Sonra Allah, "Göğü yükseltti ve mizanı koydu. Ta ki siz de mizandan sapmayasınız. Öyleyse tarttıklarınızı adaletle dosdoğru tartın ve hiçbir zaman ölçüyü eksik tutmayın." Kur'an ve beyan ile gökteki ve yerdeki mizana sahip çıkmak, insanın âlemle olan ilişkisinin temel umdesidir.
Reklam
Ankara hükümetini tanımış ve tezlerini -kısmen de olsa- kabul etmiş olan Fransa ve İtalya'da Türk zaferi, hakkın yerini bulması olarak karşılandı. Her iki ülke de silah satışına göz yumarak zaferde bir pay sahibi olduklarından, İngiliz politikasının böyle vasıtalı şekilde yenilmesinden sevinç duydular. Türk'e yönelik eleştiriler sınırlı
Sayfa 224 - Boyut YayınlarıKitabı okudu
Bu yolculukta en çok ayak basılmış ve en iyi tanınan bu yol seni en çok aldatacak yoldur.
Göğsündeki taşları itmek...
... o şiirlerde sana rastlıyorum çünkü. Hep aklımdasın, çok düşünüyorum seni, seninle konuşuyorum, senin o yabancı, siyah saçlı başını ellerimin arasına alıyorum, göğsündeki taşları itmek, karanfilli ellerini serbest bırakmak ve şarkı söylediğini duymak istiyorum. Durup dururken seni daha şiddetle düşünmeme yol açacak bir şey yaşamadım. Her şey eskisi gibi, işim var, başarılıyım, çevrem nedense erkeklerle sarılı ama bana pek bir şey ifade etmiyor bu: Sen, güzellik ve hüzün, akıp giden günlerin üzerine dağılıyor.
Kırmızı Kedi
İnsan , seçimlerle dolu uzun bir yol boyunca istekler ve bu isteklere verilen cevaplarla yürür gider. Bu arzu ve istekleri, ruhun bir avuç toprakla karışmış olmasından ve hiçbir konuda toprağın kendi başına harekete geçmemesinden ileri gelmektedir.
Reklam
[21] Birinci Grup: Bunlar, Allah'a iman eden, O'nun elçisini tasdik eden, hakka bağlanan, onu içlerinde saklayan, ibadet ya da bir sanat/ zanaat ile meşgul olan kişilerdir. Bu kişileri bulundukları hal üzere bırakmak ve bu ilme teşvik ederek akídelerini yerinden oynatmamak gerekir. Çünkü şeriatın sahibi olan zât -Allah'ın salât ve selâmı üzerine olsun- Araplarla konuşurken, onlardan [Allah ve resülünü] tasdikten öte bir şey istememiştir. O, bu tasdikin, herhangi bir iman ve taklidî bir bağlanma ile olması ya da delile dayanan kesin bilgi ile gerçekleşmesi arasında bir fark gözetmemiştir. [22] Bu husus, peygamberin, araştırma ve delile dayanmadan sadece bir işaret (karîne) ve muhayyile ile kalplerinde oluşan ve onları doğruluğa boyun eğmeye ve hakkı anlamaya sevk eden, bedevî Araplardan ilk Müslüman olanların imanını tezkiye etme konusunda takındığı tavırdan zorunlu olarak anlaşılmaktadır. İşte bu kişiler gerçek mânâda mü'mindirler. Bunedenle onların akídelerini karıştırmaya gerek yoktur. Şayet onlara, bu akli deliller ile bunlarda söz konusu olan bazı sorunlar ve bunların çözüm yolları gösterilseydi, bu sorunlardan herhangi birinin akıllarına takılmasından ve akıllarına hâkim olmasından emin olunamaz ve bunlar bahsi geçen çözüm yolları ile ortadan kaldırılamazdı. Bu nedenle, sahâbenin bu [kelâm] ilme (fenn) daldığına, bu hususta tartıştığına, eğitim verdiğine ya da kitap yazdığına dair herhangi bir şey nakledilmemiştir. Aksine onların meşguliyetleri; sadece ibadet etmek, ibadete teşvik etmek ve insanları; hallerinde, davranışlarında ve yaşayışlarında doğru yola ve faydalı olana sevk etmektir.
İmami gazalinin ilim yolculuğu
İlim Talebi için Yolculuğu Gazåll ilim talebi için yola çıktığında, ilk ilimlerini beldesi Tüstaki alimlerden aldı. İlk ilim aldığı kimse Şeyh Ahmed bin Muhammed er-Råzekáni idi. On- dan, fıkıh konularından bir kısımını okumuştu. Büyüyüp serpildiğinde ise İmam Ebů Nasr el-İsmälliden ilim almak için "Curcân'a yöneldi. Ondan aldığı her şeyi tedvin etmiş ve bunları "et-Ta'likåt" olarak isimlendirmişti. Fakat onları, dönüşü sırasında muhafaza edemedi. Haydutlar yollarını keserek, sahip olduğu bütün "taliklerini (notlarını)" ondan aldılar. Kıssayı nakleden Gazali şöyle der: Yol ke- siciler, kervandakilerin her şeyiyle beraber, benim yanımdakileri de aldılar. Ay- rıldıklarında ben de onları takip ettim. Önderleri bana döndü ve dedi ki: Dön ve yaşa, yoksa helak olursun. Ona dedim ki: Senden esenlik umarak bir şey rica ediyorum, sadece notlarımı bana geri ver, onlarda sana fayda verecek bir şey yok. Bana dedi ki: Notlarında ne var? Ona dedim ki: Bu torbalarda kitaplarım var. Onları dinlemek, yazmak ve ilim öğrenmek için hicret ettim. Bunun üzerine güldü ve dedi ki: Ondaki ilmi bildiğini nasıl iddia ediyorsun. Biz onu senden aldık, onun marifetinden çıplak kaldın, il- min de kalmadı. Sonra bazı arkadaşlarına emretti ve heybeyi bana teslim ettiler. Dedim ki: Halim hakkında beni irşat etmesi için onu Allah konuşturdu. Tüsa ulaştığımda, üç sene boyunca bütün notlarımı hıfzetmekle uğraşmaya yöneldim. Yol kesilse bile artık ilmimden yoksun kalmayacak håle geldim.
Yalnızlığı Araştırma Komitesi Kuruldu
Bireyselliğin arttığı ve birlikteliğin azaldığı günlerde, bir grup bilim insanı tarafından insanlar arasında artan yalnızlığın beden ve akıl sağlığını olumsuz etkilediği öne sürülerek bir araştırma komitesi kuruldu. Bilim insanları, sosyal bağlardaki zayıflamanın kardiyovasküler hastalıklarda artış, hipertansiyon, diyabet, bulaşıcı hastalıklar, bilişsel işlevlerde bozulma, depresyon ve anksiyete ile ilişkili olduğunu vurguladı. Kurulan komitenin başlıca hedefi, yalnızlık konusunu yakından incelemek ve mevcut en iyi bilimsel kanıtlara dayanarak yalnızlığın ne olduğunu, nasıl tanımlanabileceğini ve onunla mücadele etmenin ana yollarını tam olarak belirlemektir. Yalnızlığın neden halk sağlığı sorunu haline geldiğine dair São Paulo Üniversitesi Psikiyatri Enstitüsü'nden Klinik Psikolog Dorli Kamkhagi'nin açıklamalarına göre şunlar bulunmaktadır: - Koronavirüsten korunmak için evde kalmak ihtiyacı, birçok insanın evlerini artık ayrılmak istemedikleri bir konfor alanı olarak görmesine neden oldu. - Birçok şehrin "yalnızlaştırıcı ortamlar" üzerine inşa edilmesi. - Şehir planlamasının belirlediği fiziksel çevrenin, sosyal bağlantı kurmayı zorlaştırması. - Sosyal kopukluk hissiyle ilişkilendirilen sosyal medya ağlarının çoğalması. Uzmanlar, yalnızlığın kaygı, depresyon gibi durumlara yol açtığını fark ettiğimizde doğrudan tedavisine odaklanmamız gerektiğini öneriyor. Uzman desteği, arkadaşlarla görüşmek veya zaman zaman yürüyüşe çıkmak gibi faaliyetlerin bu durumla başa çıkmada faydalı olabileceği belirtiliyor.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.