DİRİLİŞ!
..gecesinin tek bir nabız atışı vardı: Ağaçlarda, yağmurda, çamurda; alacakaranlıkta, ağır ağır çekilen karanlıkta, silikleşmiş gölgelerde, yorgun kaslarda; sessizlikte, insana ait nesnelerde, dalgalanan taş yolun kıvrımlarında, sözle ve hayalle ulaşılamayacak düzene göre bambaşka, acayip bir ritimle atıyordu;
saçlar, bedendeki dökülen dokulardan farklı bir tempoya uymuş, büyüme ve çöküş ayrı ayrı yönlerde ilerliyordu;
yine de yankılanan şu binlerce patırtı, tutarsızca depreşip duran şu gece gürültüsü, görünüşe göre çaresizliğin üstünü örtmek için meydana gelmiş ortak süratin öğeleriydi: Meselelerin arkasından inatla yeni meseleler ortaya çıkıyor ve ufuk çizgisinin üzerinde artık birbirlerine bağlanmıyorlardı. Böylece sonsuza kadar açık unutulmuş bir kapı: asla açılmayan bir kilit. Bir yarık: bir çatlak.
.