Yoruluyorum. Gençlik denilen yanılsamanın ne gücünü ne de güzelliğini hissediyorum.
Yazmak istediğim o kadar şey var ki. Neleri ertelemişim ve nelere geç kalmışım... Zayıf ve güçsüz görünmemek için, ruhumun yaşadığı ızdırapları görmezden gelip, bedenimin çürüyüp gidişine seyirci olmuşum.
Ancak ruhum çoktan vedalaşmaya başlamış. İnsanoğlunun kendi vedasını inkar etmekte ne kadar ısrarcı olduğunu yeni anlıyorum. Aynı zamanda bu bedene hapsolmuş çaresiz ruhumu, zihnimi suçlayarak yine en büyük kötülüğü kendime yapıyorum, sesi çıkmıyor diye ne kadar üstüne gidiyorum öyle.
Bu durdurak bilmez vicdansız, merhametsiz yanımla başka bir insan tanıştı mı bilmiyorum.
Çünkü kimsenin beni nefs olarak hatırlamasını istemem. Umarım hatırınızda ruh olarak kalmayı başarabilirim. Ya da siz nefsinizi bir kenara bırakıp ruhunuzla hatırlayabilirsiniz beni.
Artık bir önemi olmasa da, sizleri nefsimden korumak adına hayatımdan ve gençliğimden ödün verdiğimi bilmenizi isterim. Çünkü kimi nefsimden korumaya çalıştıysam nefsimi karşıma aldım ve onu zaptetmek adına ruhuma derin yaralar açtım.
Çoğu zaman haklı olduğu halde nefse karşı gelmenin ne kadar güç, inanmayıp görmezden gelmenin bile bile gözünü kör, onu duymamaya çalışmanın aleme ve kötülüklere sağır olmak olduğunu bilmiyorsanız daha mutlu olurum. Çünkü bunları bilmiyorsanız ne bu kadar yorgun ne de ölümle baş başasınızdır…
m.c.d
Eylül 2021