Her şey insan için... İnsan bir kere bu cümleyi kurduğunda bir daha eskisi gibi olamıyor. Aldığı hiçbir darbe köklerinden sarsamıyor ya da hiçbir şey şaşırtmıyor. Öyle sanıyorsun. Her şey insan için, diye teselli edersen bir kere kendini bazı insanların böyle yaşayabildiğine ikna olmaya başlıyorsun. Sonranın bir teselli değil bir vazgeçiş olduğunu bile fark edemiyorsun. Вu, mücadeleyi kaybettiğine dair bir kabulleniş aslında. Göremiyorsun, öyle kabul ediyorsun. Savaşmıyorsun, yorgunsun. Susmuşsun, dinlememişler. Anlatamamış mısın yoksa onlar mı istememişler?
Her şey insan için. insan bir kere bu cümleyi kurduğunda bir daha hiç eskisi gibi olamıyor. Aldığı hiçbir darbe köklerinden sarsamıyor ya da hiçbir şey şaşırtmıyor. Öyle sanıyorsun. Her şey insan için diye teselli edersen bir kere kendini bazı insanların böyle yaşayabildiğine ikna olmaya başlıyorsun. Sonranın bir teselli değil bir vazgeçiş olduğunu bile fark edemiyorsun. Bu mücadeleyi kaybettiğine dair bir kabulleniş aslında. Göremiyorsun, öyle kabul ediyorsun. Savaşmıyorsun, yorgunsun. Susmuşsun, dinlememişler. Anlatamamış misin? Yoksa onlar mi dinlememişler?
Reklam
Resimlerinize bakan herkes çok mutlu olduğunu söylüyor değil mi? Öyle gösteriyorsun çünkü... Ve hep senin gibi olmak istediklerini söylüyorlar. Berbat bir hayatın yok zaten; kafandan geçen soru işaretlerini ve antidepresan ötesi kahkahaları saymazsan... Ve tabii gözlerin dolduğunda sadece boşluğa baktığını da saymazsan!.. Sakin ol, içinde bu aralar fırtınalar kopuyor. Çok yorgunsun. Aldırma! Hayat devam ediyor, tadını çıkar. Herkes nasıl inandıysa resimlerdeki sana, işte öyle gerçek ol. Çünkü sen mutlu olmayı hak ediyorsun. Unutma, bu dünyada senden sadece bir tane var... Ve ikincisi olmayacak. Kendinin değerini bil. Çünkü sen çok güzelsin.
Bir felsefe profesörü büyük bir ermişi görmeye gitmişti ve ona Tanrı hakkında soru sordu ve ona karma hakkında sordu ve ona reenkarnasyon teorisi hakkında sordu. Ve ona pek çok şey sordu... Sorular ve sorular ve sorular. Ve ermiş, "Yorgunsun, yolculuk uzun sürmüş ve böylesine sıcak bir öğleden sonra tepeye tırmanmaktan terlemiş olduğunu
Sayfa 13 - Ganj yayıneviKitabı okudu
geceyi de güneş siler mi?
Camı ancak elmas keser, elması kesen de yine elmastır biliyorsun. Taş ise camı kesmiyor, kırıyor. Cam kırıkları ellerinde, ortalığı temizlemek de sana kalıyor, öyle yorgunsun.
Sen de yorgunsun bak, nöbetçiydin di mi gece. İşte hep dert. Kimine işi dert, kimine evi. Ama olsun, meşguliyetin var, öyle düşün.
Reklam
DELİ HALİT PAŞA DESTANI
Namusluyla namussuz Paltosu bir batman gelirmiş Deli Halit Paşa’nın Katlayıp attığında adam da devirirmiş. Paltosu tılsımlıymış söylence olmuş. Kurşunlar girer de çıkamazlarmış Şamanca bir gösteri olarak silkince paltosunu Onlarca yenik kurşun yerlere saçılırmış. Deli Halit Paşa’da çifte tabanca “Namuslu” dediği sağa takılı Düşmana
Çocuk Anadolu'dan böyle güvercin çıkmamıştır daha yalnızlığın üstüne böyle şiir kanatlanmamıştır böyle göz dökülmemiştir gurbet sürmelisine böyle yağmur da inmemiştir kimsenin gözlerine İyilik kanatlarının üstüne olsun, gelmişsin şu uzun taşradan gölgesi bile yorulur bazen yorgunsun da biraz daha yorulmaya gelmişsin akşamlar efendidir, birbirine
Yorgunsun, öyle mi?
Pek çoğumuz genel bir kırgınlık, yorgunluk ve içsel bir boşluk halinden mustaribiz. Her türlü ekran karşısında geçirdiğimiz uzun saatler, bize ruhsal çökkünlük olarak geri dönüyor.
Sayfa 53
Resim