“Ne zaman o ilahî ve sonsuz uykuya, huzur veren büyük yalnızlığa erişeceğim, ıstırap haline gelen bu hayat, beni daha ne kadar peşi sıra sürükleyerek, günden güne, seneden seneye dolaştırıp duracak? Yorgunum, çok bitkinim..”
"Yalnızlık.. Kendine pek sık bahsetmediği, gecesini ve gündüzünü mustarip kılan, zamanın bir türlü geçmeyişinin müsebbibi, hep bu yalnızlık değil miydi? Ama bütün bu müşkül taraflarıyla alıştığı, marazi bir ruhla sevdiği bu acayip bekleyişi meydana getiren de, yine yalnızlık değil miydi?
Uygulamanın bana katttığı değerli bir yazar daha;
Ne zaman o ilahi ve sonsuz uykuya, huzur veren büyük yalnızlığa erişeceğim, ıstırap haline gelen bu hayat, beni daha ne kadar peşi sıra sürükleyerek, günden güne, seneden seneye dolaştırıp duracak? Yorgunum, çok bitkinim...
...artık bizimle çalışmak istemiyorsun demek
bitkinim, diyormuşsun, gücüm yok yürüyecek
yorgunum çok, diyormuşsun
sıfırı tükettim
bir şey beklemeyin artık benden
gene de bekliyoruz
ne olursa olsun
yorgunsan, uyuyorsan
seni kimse uyandırmaz
kimse demez: kalk! yemeğin hazır
hem neden hazır etsinler yemeğini?
kalmadıysa yürüyecek gücün
zıbarır kalırsın orda
aramaz kimse seni
kimse demez: kalk! devrim oldu
fabrikalar seni bekler!
hem, sana ne devrimden? sen öldün ya
ister suçlu kendin ol, ister başkası
toprakta çürüyecek değil misin nasıl olsa?...
Sayfa 96 - haşmet matbaası ocak 1972 birinci basımdanKitabı okudu