Hatice Gül yazdı... EFELYA'YI BEN DE OKUDUM... Kitapta büyük bir kusur var hocam, 1'i 3'e bölememişsiniz. Gönül koymayın lütfen, bu konuya aşağıda değinmeden edemeyeceğim. "Adamın biri bir gün..." diye başlayan cümleler, buradan Artvin'e yol olur. Adam'ın biri her gün, her saat, her dakika eliyle, eliyle
Bir fotoğraf ile kelimeler arasındaki ilişkide, fotoğraf bir yorum dile­nir ve o yorumu genellikle kelimeler ona sunar. Kanıt olarak çürütülemez güçlülükte, fakat anlam olarak zayıf bir yerde duran fotoğrafa anla­mını kelimeler kazandırır. Kendi başlarına hep genelleme düzeyinde kal­maktan öteye gidemeyen kelimelere de özgül sahiciliklerini kazandıran, fotoğrafın çürütülemez olma özelliğidir. Tabii, daha sonra ikisi birlikte çok güçlü bir hale gelirler; böylece, ucu açık bir soru sanki tam bir karşı­lık bulmuş olur.
Sayfa 84 - agorakitaplığı / Çev. Osman AkınhayKitabı okudu
Reklam
Etrafta kimse yok ve ben Damien'ın kolunu çekiştirerek yanına geçiyorum. Ne oldu? diye soruyor. işte bu dedikten sonra onu tüm gücümle öpüyorum ve sırtım binanın sert duvarına yapışana dek onu kendime doğru çekiyorum, Aç diye bir komut veriyorum. Oh bebeğim dese de sesindeki itiraza rağmen hareketleri komutumu izliyor. Elini kaptığım gibi
Sayfa 148
"Size Bay Butler’ı anlatayım," dedi. "Önceleri ötekilere göre hiçbir üstünlüğü yoktu. Babası bankada veznedardı. Yıllarca çektikten sonra Arizona’da veremden öldü ve Bay Butler, Charles Butler, dünyada yapayalnız kaldı. Babası Avustralya’dan gelmişti ve California’da hiç akrabası yoktu. Bir matbaada işe girdi. Birçok kere kendi
Sayfa 82 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Tannm yardım et bana... Sesiyle sanki beni uçurumun kenarından itiyor kadifeden zifiri karanlık gökyüzündeki bir yıldi2 ışığı gibi kınlıyorum. İçimden ışık kıvılcımlan geçiyor öyle güçlü öyle yoğun ve yakıcı ki. Artık rahatlamış bir tonla. Oh evet bebeğim işte bu diyerek beni yatıştınyor. Zorlukla nefes aldığımı fark ediyorum ve çığlıklarım
Sayfa 38
Dikkatle ilişkili çevremiz, öğrencileri edebiyatın, sanatın veya felsefenin değerini kavrayabilecek bir etkileşim için gerekli özelliklerle donatmamıştır; ayrıca kendini adayarak ilgi gösterme, sabredebilme ve yorum zenginliği katabilme gibi alışkanlıkları da vermemiştir; yaşamın daha tehlikeli geçitlerinde ilerlemek adına başkalarının yoldaşlığını ve aydınlatıcılığını bulmaya açık hale de getirememiştir... Dikkat alışkanlıklanmızı bozan şey sadece reklamların kendisi değil, aynı zamanda reklam paralarını kazanmak için şiddetli rekabette hayatta kalan iletişimsel formlardır.
Sayfa 20 - İletişimsel formlar: Sosyal medya platformlarıKitabı okudu
Reklam
“Seçmeli ilgi”
Kitle içindeki birey, çeşitli kanallardan kendisine yöneltilen haber ve yorumların hepsine “açık” değildir; bunların çoğunu ne okur ne de dinler. O, her gün yayımlanan haber ve yorum yığını arasından sadece kendi “seçtiklerine” kulak verir. Olaylar hakkındaki yorum ve değerlendirmelerine gelince, bunlardan da ancak kendi görüşlerine, yerleşmiş düşünce ve kanaatlerine uygun olanları seçme eğilimdedir.
Sayfa 165Kitabı okudu
Öykü Nasıl Yazılır-1
O Ses Sen Değilsin Diyelim ki ne yazacağımızı bulduk; olayı, kahramanı zihnimizde tasarladık. Yazar olarak niyetimizi ne ölçüde açık edeceğimizi ne ölçüde saklayacağımızı kurguladık. Değineceğimiz meseleleri, kullanacağımız mekânları, kanatlandıracağımız imgeleri seçtik. Bir öykünün iç dinamiğini yani merkezini teşkil edecek sorun yumağını
Sayfa 6 - Emin Gürdamur:
varoluş
Search for: Arama.. Atatürk’ün Nutuk Adlı Eseri Atatürk Ansiklopedisi > Genel > Atatürk’ün Nutuk Adlı Eseri 31 Ara Atatürk’ün Nutuk Adlı Eseri PDF
1993'te, başbakanken, PKK lideri Öcalan'ın ateşkes ilanı üzerine yaptığı bu yorum, bir "devlet sanatı" gösterisidir. Bir sorunu ve muhatabı asla resmen tanımadan, kimi iyileştirmelere açık olmak mümkündür, bu sanatta. 1991 seçimlerinden sonra kurulan DYP-SHP koalisyon hükümetinin başbaka­ nı olarak Demirel gerçi "Kürt realitesini tanıyoruz" demişti ama Kürt sorununa yaklaşımı, bu "kuru" tanımadan ileri gitmedi.
Reklam
...Atatürk daima ısrarla belirtmiştir ki, tam manasıyla bir Batılı millet olmak Türk milletinin benliğini kaybetmesi değil, o benliği bütün temel değerleriyle ortaya çıkarması ve sonsuz bir gelişme yoluna koyması demektir. Buna göre Batılı millet olmak, rasyonel düşünmek ve hareket etmek, ilim zihniyeti sayesinde sonsuz bir yaratma ve yenileşme
-Uğursuz soru!- bütün farklı yorumlamalar arasında hangisi "hakiki" Hıristiyanlıktır, hangisi Tanrı'nın sözünün "doğru" açıklamasıdır? Katolik yorum mu, Lutherci yorum mu, Zwingli'nin yorumu mu, Ananaptistlerinki mi, Hussit'lerinki mi, Calvin'in tefsirleri mi? Dinî meselelerde böyle mutlak bir kesinlik olabilir mi? İncil gerçekten de her zaman için tefsire açık mıdır?
Sayfa 151 - Can YayınlarıKitabı okudu
Bu konu hakkında düşünme gereğinin ikinci nedeni, bu dikkat parçalanmasmm sadece bireysel düzlemde değil toplum genelinde de krizlere yol açıyor olması. İnsan türü olarak, iklim krizi gibi eşi görülmemiş bir sürü fay hattı ve tuzakla karşı karşıyayız ve önceki kuşakların aksine, bu büyük güçlükler karşısında pek harekete geç­miyoruz. Neden peki? Bunun kısmen dikkat anzalandığında sorun çözme becerisinin de arıza yapmasından kaynaklandığını düşünü­ yorum. Büyük sorunların çözülmesi için pek çok insanın uzun yıllar boyunca o sorunlara odaklanması gerekiyor. Demokrasi bir halkın gerçek sorunları teşhis edebilecek, bunları kuruntulardan ayırt ede­bilecek, çözüm bulabilecek, çözüm sunamayan liderlerden hesap so­rabilecek ölçüde dikkat verebilmesini gerektiriyor. Bu becerinin kaybolması, gereğince işleyen bir topluma sahip olma kabiliyetinin de kaybolması demek oluyor. Dikkat konusunda baş gösteren bu kri­zin demokrasinin 1930'lardan bu yana yaşadığı en büyük krizle ça­kışmasının tesadüf olduğunu düşünmüyorum. Odaklanarnayan insanlar basit otoriter çözümlere daha fazla yönelecek, bu çözümler başarısız olduğunda da durumu açık seçik göremeyeceklerdir. Twit­ter ile Snapchat arasında gidip gelen dikkat yoksunu yurtlardan oluşan bir dünya, hiçbiriyle başa çıkamadığımız krizlerin sağanağı altında kalan bir dünya olacaktır.
Sayfa 21 - Metis Yayınları
"Sadece bilgi değil, yorum da istiyorum. Körebe'nin kişiliğine dair tahlillere ihtiyacımız var. Ne kadar yetenekli olursa olsun bütün katiller hata yapar. Körebe de yapmıştır, muhtemelen biz farkında değiliz. Yapmadıysa bile yapacaktır. Neler gördük, neler yaşadık yaşadık bu meslekte. Şeytanın bile aklına gelmeyecek cinayet planları, en usta polisiye yazarlarına taş çıkartacak kusursuz entrikalar ama aynı zamanda göz göre göre yapılan hatalar, o zeki katillerden hiç beklenmeyecek aptallıklar... Şunu unutmayın arkadaşlar, hayat her zaman katilin aleyhine çalışır. Mutlaka bir açık verir, hiç istemese de ipuçları bırakır, yeter ki biz onları görmesini bilelim."
Hassan'ın (1975, 1985; bkz. Tablo 1.1) modernizm ve postmodernizm arasındaki farklara ilişkin hazırladığı döküme bir göz atarsak, öyle sanıyorum ki, bu zor sorularla başa çıkma konusunda bir başlangıç yapmış olacağız. Tablo 1.1 Modernizm ile postmodernizm arasında tematik farklar modernizm