Biz de ülke olarak 2002'den bu yana, Türkiye'ye Orta Doğu ve diğer İslam ülkeleri aracılığı ile çeşitli yollardan sübvanse edilen paraları üretkenlik yerine, betona ve çeşitli saçma projelere gömmeyi malum şahıslar tarafından kendimize iş bildik. Sadece belli bir eşrafın kesesini dolduracak betonarme ve bazı sözde seçim yatırımı projeleri bazı insanlarımız hiç düşünmeden, takım tutarcasına ölümüne alkışladılar.
Malum şahıslar bu projeleri iş olarak alıp yürütürken kazanmakla birlikte, bitirecekleri iş sonrasında belli başlı anlaşmalar ile bu işin devamlılığını ve asıl kaymağını işte bu şekilde sağlama alarak, Türkiye topraklarında yaşayan her vergi mükellefinin ve onun soyunun devamında gelecek olacak çocuklarının boynuna borç bıraktılar. Dolarla iş yapmayan devlet, projenin bitimine esas her türlü kullanım hakkını (geçiş ve kullanım ücretlerini) dolar üzerinden anlaşarak sözüne ne kadar sadık olduğunu da biz vatandaşlarına bir kez daha resmiyette kanıtlamış oldu. Kısacası, borcumuz koca bir kara deliğe dönüşüyor ve yakında o deliği yamayamayacağız. :)
Bir de şu 2002'den sonra uçuşa geçtiğimize inanan zihniyete istinaden şöyle bir gerçek vardır; milenyumla birlikte sıcak para tabiri bütün dünyaya yayıldı. Kapitalizmin yöneldiği nokta buydu. Eldeki parayı dağıtmak. Buna Türkiye'de dahil Sudan'da dahildir. Fakat teoride büyük resim meraklısı, gerçek külliyatta zihni kıt insanlar bunu ekonomik gelişime bağlamıştır. İşin aslı ise öyle değildir. Bu sıcak parayı teknolojik atılıma yönlendirmez, betona gömersen ortaya böyle sorunlar çıkar
Bize özellikle sıcak para bırakan Suudları ve onların amaçlarını en iyi bu kitap '
Hayalet Savaşları' örneklemektedir. Kitap (yazar), 1969 sonrasından 9/11-2001'e kadar geçen süreçte, Amerikalı ve Suudilerin coğrafyayı para ve kan ile neye çevirdiklerini çok güzel bir şekilde, detayları ve belgeleri ile ele almıştır.
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.