Empresiyonist mi (sanatçının dış dünyada gördüklerini, yaşadıklarını, kendi dehlizlerinde yeniden şekillendirilip, kurup, hatta deforme edip aktarması) yoksa ekspresyonist mi (yazarın kendi iç dünyasını dışa vurması. Ki her ikisinde de bir deformasyon var.) diye çok düşündüm. Bu merakım, ta ki, yazarın kendisinin ya da kahraman-ların iç dünyalarını anlattığını fark edinceye kadar sürdü. Yani kurmaca dıştan içe değil, içten dışa yapılmıştı. Bu anlamda metnin ekspresyonist olduğu tespitine katılıyorum.