"Keşke kadın bir yazar yazmasaydı" demişsiniz, Jane Austen bu kadar güzel şeyler yazdığı için gurur duymak gerekirken hem de. Kadın erkek eşitsizliği 'rahatsız edici biçimde geçti' demek o dönemde kadınların toplumdaki yeri rahatsız edici demek değil, yazar rahatsız edici bir kadın erkek eşitsizliği yaratmış demek. Sonradan dönem şartlarına göre normal karşıladım demek başta verdiğiniz yargıyı örtmüyor maalesef. Ama anladığım kadarıyla bu konuda bana katılıyorsunuz, sadece anlatım hatası diyelim bari:)
Karakterlerin fiziksel özellikleri yetersiz gelmiş olması da anlaşılabilir. Jane Austen'ın yazım tarzıyla alakalı. Bana kalırsa eksik değildi ama daha betimleme seviyorsunuzdur, tamamıyla karakterlerin dış görünüşleriyle muhattap olmak sizi daha çok memnun ediyordur belki de. Kişisel özellikleri konusunda asla katılmıyorum size, çok derin giriliyor bana kalırsa.
Kitabın başında Yüzbaşı ile Anne'in ayrılığı yeterli işlenmemişti demişsiniz. Kitabın konusu o olmadığı için aslında. Hatta pek çok yorumcu İkna'nın bu konuda pek çok kitaptan ayrıldığını anlatırlar. Çünkü bir ilişkinin başlangıcı göremeyiz. Başlamış, sonlanmış ve ardından yeniden kitabı açılan bir ilişkidir bu ve bu da onun özel noktasıdır. Dolayısıyla o ayrılık tamamen ayrı bir hikaye ve fazlası gereksiz olurdu. Ayrı bir kitapta görebilirdik belkii.