Yorum

Bilal Günaydın isimli okurun asıl gönderisini gör
Serhat okurunun profil resmi
Muazzez Hanım'ın din hakkındaki yanlış yorumlarını bir kenara bırakmak için birkaç meal ve tefsire göz gezdirmek; islam tarihi ve herhangi bir hadis usulü kitabı okumak yeterli olacaktır. Abartmıyorum. Yani yazar çok okumuş, çok yazmış çok araştırmış vs deyip dini birikiminin yetersiz olduğunu kapatmaya çalışmak doğru değil. Kapatılamıyor zaten. Kendisinin iddialarını reddeden kişiler de manav değil yani. Verdiği bazı ayet çevirilerinin ve yorumlarının değil günümüzdeki din adamlarında, kendisi gibi düşünen ve bu minvalde benzer kitap yazan Arif Tekin'de bile olmadığı bu konuda fikir verir herhalde. Kitabı okumuş ve bazen de Muazzez Hanım'dan iddiasına kaynak vermiş fakat eski bir din adamı olduğu için bu iddiaların bir kısmına kitabında hiç yer vermemiş/verememiş. Çünkü doğru olmadığını biliyor. Mesela cennetin 7 kapısı olduğu iddiasını Arif almamış çünkü doğru değil. Hatta hadislerde 8 kapı geçtiği şeklinde bir düzeltmeye gitmiş. Mesela camilerdeki yarım aylardan bahsetmemiş çünkü islam tarihi okuduğu için peygamber döneminde ortaya çıkmadığını biliyor. Veya inceleme sonundaki örnekte içi oldukça boş bir yorum yapıp bu ayete göre kadınlar ne çalışabilecek ne de okuyabilecek diye bir yorum göremezsiniz o kitapta. Arif Tekin'in İslam nefreti satırlarından akmasına rağmen böyle yorumlardan kaçmış. Çünkü doğru olmadığını biliyor. Herhangi bir tefsirde o ayete böyle yorum görse aynen aktarırdı. Örnekler daha da artırılabilir. Fakat bazılarını da aynen Muazzez Hanım'ın kitabından alıp yazmış. Olunca yazdığını gösteriyor bu durum. Neyse. Böyle kitaplarda yazılamayan kısımlar yazılanlardan daha çok şey anlatıyor. Yazarın dini birikiminin yetersiz olduğunu o da görmüş yani. Bunu kabul etmek kitabın genel olarak düşüncesini zayıflatmaz sadece sorgulayarak gitmek gerektiğini ve bu kitabın tek başına yeterli olmadığını gösterir her iddiada. Mesela internette dolaşılırsa akademisyenlerin de bu kitaba benzer şeyler söylediği görülebilir. Berat kandili yazıyor kitapta ya hu. Peygamber döneminde olmadığı hakkında konsensüs var neredeyse daha ne olsun. Neyse. Bunlar kenara bırakılınca yine de benzerlik olarak az içerik kalmıyor tabi. İnsanların kafasının karışması hayli doğal. Okuyup araştırmaları kendi sorgulamalarını yapmaları gerekiyor. Fakat bence bu benzerliklerin olması gerektiği ve olmamasının çok daha fazla sıkıntı yaratacağı Kuran'ın kendisinden rahatça çıkarılabilir. Sümer tanrılarının müşriklerin inandığı tanrılara benzediği bile görülebilir mesela. Sümer'den çok daha önce bulunan kavimlerdeki yüce tanrı inanışı aynen Sümerde ve benzer şekilde müşriklerde olduğu görülebilir. Zaten Sümer'den önce de vardı bu inanış. İlk onlarda değil. Arif Tekin'in kitabında şöyle yazıyor: "Kainat henüz yok iken, “Nammu” adında bir tanrıça varmış. Onlar, bu tanrıçanın nereden geldiği, nasıl ortaya çıktığı konusunda herhangi bir yorum yapmış değiller; sadece kainatta ilk önce böyle bir yaratıcının varolduğuna inanıyorlardı." Yazarlar şöyle yazmalıydı mesela: Müşriklerin yüce tanrısının kökeni de Sümer olmalı. Çünkü kitapta "Sümerler temizliğe önem veriyordu bu aynen İslam'da da var" gibisinden cümleler dahi var. En ufak detayı dahi benzerlik gören Muazzez Hanım'ın bu içeriği benzerlik olarak sunmaması ilginç. Bu ve benzer yazarların dilinden düşürmediği objektiflik ve bilimsellik kavramlarının bazen ellerinde nasıl eriyip ortadan kaybolduklarına bir örnek daha olmuş. Eğrisi ve doğrusuyla içeriği vermek yerine bazen atlamak bazen de benzer olmayanı bile benzer saymak ne kadar objektif olduğunu gösteriyordur. Yani kitapta benzer diye yer alanları görünce bunun yer almaması tutarsız olmuş. Bu çok önemli değil de ben Arif Tekin'in kitabında başka bir yorum gördüm, içeriği tartışılır ve bir sürü yorum yapılabilir fakat şöyle demiş: "Hâlbuki Kur’an, Tevrat’la karşılaştırıldığında görülecektir ki, ondaki hemen hemen tüm efsaneler %100 Tevrat’tan özetlenerek alınmıştır. Kabul edelim ki bunlar ilk defa Muhammed zamanında Kuran’la ortaya atıldı; yine bir şey değişmez. Çünkü bunlarda insanın hayrına bir şey yoktur. Ama bununla birlikte bunlar Kuran’ın ortaya attığı yeni şeyler değildir." Kuran hiçbir zaman bunları ortaya atan ilk kitap benim demiyor zaten. Hatta gidin eskilere sorun diye özellikle teşvik ediyor. En başından beri öncekilerin mesajları ile aynı mesajı getirdiğini söylüyor. Şu cümle dikkat çekici: "Kabul edelim ki bunlar ilk defa Muhammed tarafından ortaya atıldı yine bir şey değişmez." Demek Kuran ilk defa ben ortaya atıyorum demiş olsa idi ve araştırmalar sonucu da hiçbir benzerlik olmadığı görülseydi yine de kabul görmeyecekti. Bu cümle ne kadar şartlanmış bir kafanın ürünü olduğunu gösteriyor. Yani diyeceğim o ki bence yukarıdaki kitapta da Arif'in kitabında da Kuran'ın işaret ettiği durumlar var. Kuran'ın bas bas bağırdığı durumu aynen onaylayarak bir reddediş bana doğru gelmiyor. Benzerlik olmasa çok daha sıkıntılı bir durum ortaya çıkacağı net olarak ortada. Yazarlar kafayı dinle bozduğu için bunları söylemekten imtina ediyorlar fakat sonuçta dolaylı da olsa dindarların dediğine geliyorlar son kertede. Arif'in kitabı da en az bu kitap kadar tartışmaya açık ama böyle bir yarı itiraf görünce yazayım dedim, iyi okumalar.
Olkan Ogün okurunun profil resmi
Matbaadan bir kitap çıkarıyorum, Tevrat'ı taslak alıp üstü kapalı ancak aynı zamanda ucu açık hikayeler ve yasalar koyuyorum içine ve diyorum ki: tek doğru ve kaynak benim. İnanmazsanız eskiye bakın. Bu nasıl bir mantık olur acaba? Kolektif bilinç dışı diye bir şey var. Birbirinden yalıtılmış, hatta tüm insanlıktan binlerce yıl yalıtılmış toplumlarda bile absürd ve birbirine çok benzer inançlar nasıl ortaya çıkabilir. Sizin argümana göre, her topluluğa bir elçi gelmiş falan filan. (Yoksa inanmaya programlı olmuş olmayalım, doğal seçilim etkisiyle?) Ya hu bu elçiler gelip, Davut, Süleyman, Nuh, Yaradılış vs. bir sürü hikayeyi aktarmışlar (biraz değişik karakter ve versiyonlarda) ama tek tanrı inancını ve asıl tanrının kim olduğunu aktarmamışlar mı? Naçizane benim bakış açıma ve çıkarımıma göre ise, Tevrat ve sonrasında yazılan tüm kaynaklar Sümer ve öncesindeki efsanelerden uyarlanmıştır. Tevrat'ın, İsrailoğulları'nın Babil topraklarına sürgüne gönderildikten sonrasında yazılmış olması bile kanıt sayılır. O topraklarda aynı efsaneler mevcuttu çünkü, Sümerlerden kalıntı. Araştırıyorsunuz belli, inanıyorsunuz, saygı duyuyorum. Ama maalesef sadece görmek istediklerinizi görmek istediğinizi düşünüyorum tüm "kesin inançlılar" gibi. Bunlar da naçizane benim fikirlerim. Sağlıcakla.
Anna K. okurunun profil resmi
Yazdıklarınızı okudum, şuan Bernard Lewis Ortadoğu kitabını okuyorum, İslam'ın yayılışını anlatırken hem inanılmaz çabuk olduğunu hem de zorlama usulü kullanılmamasına rağmen bunun gerçekleştiğini ısrarla söylüyor. O zamanki nüfus yapısı dikkate alındığında, İslam'ın yayıldığı bölgeleri dikkate aldığımızda ve sizin söylediklerinizi doğru kabul edersek atalarımızın büyük çoğunluğu aptaldı demek ki.
Serhat okurunun profil resmi
Kitap iki şekilde okunuyor ve yorumlanabiliyor. Kitaba hangi açıdan yaklaşıldığına bağlı. Kuran'ı inkar için veya iman için geçmişe gitmeye gerek yoktur bence. Genelde de bu durum daha az dile getiriliyor inançsızlar arasında. Ben de birkaç yıl önce sizle aynı şeyler düşünüyordum ve henüz bu kitabı okumamıştım. O zaman okusam daha farklı yorumlayabilirdim fakat şu an aynı kitabı okuyup farklı düşünüyorum. Burada da kendi yorumumu yapıyorum. Hatta yüzde olarak benim yorumumun daha yüksek ihtimalli olduğunu düşünüyorum. Tek tanrı aktarılmamış mı bana göre de en büyük sorudur burada. Diğer iddiaların çoğu yetersiz geliyor. Buna da kendi cevaplarım var fakat yeterince temellendirmek için daha çok tarihi veri olması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca çok daha fazla okuma yapmak gerekir bunun için. Bir gün o konuda da fikrimi yazabilirim belki. Ben buna benzer şekilde din dışı yazarlardan çok kitap okudum ve çok araştırdım hala da devam ediyorum. Ben genelde böyle kitapları okurken kendimce yorum yaparım fakat incelemeleri yazarken tutarlılıklara daha çok odaklanırım. Sorgulamaya yönelten kitapları da sorgulamalarını söylemeye çalışırım sadece. İnanç özneldir sonuçta etki edemem. Bu coğrafyada en gereken bir şeylerden biridir bence sorgulayarak yorumlamayı öğrenmek. Ben de öyle yapıyorum. Kişiler katılır veya katılmayabilir. Saygı duyarım. Bu yüzden kesin inançlı olarak nitelenebilecek sitedeki son kişilerdenimdir diye düşünüyorum. Siz de kalın sağlıcakla.
✮✩Sirius✮✩ okurunun profil resmi
Soyut ve kanıtlanamayan hiç bir şeye inanmayan insan Zeki insandır. Orta Doğu da bu da mevcut değildir.
You need to log in to be able to comment.