Yorum

Erhan isimli okurun asıl gönderisini gör
Erhan okurunun profil resmi
Önce bilimkurguyu tanımlayalım istersen. Kısaca temelinde bilim olan kurgu, yani bir kurguda, günümüz imkanları ile yaşanamayan ama şimdiki ya da gelecekteki teknoloji ile yaşanması mümkün olan hemen her türlü esere bilim kurgu deniyor- sözlüğe bakmadım farklı olabilir. Bu konu hakkında farklı düşünceler de var-bilimi esas alan her eserin bilim kurgu olduğu yönünde, benim görüşüm böyle ama. Sen kimsin diyebilirsin tabii olarak – ben de kabul ederim :) Zaten fantastik edebiyat ile bilimkurgu arasındaki fark da bu - fantastik hikayeler, hiç bir şekilde bilimi temel almayan şeylerdir ve açıklanması gerekmez normal olarak. Çoğunlukla farklı bir evren esas alınır bunlar için- örneğin Ortadünya. Aşağıdaki iki link - benzer çoğunlukla- Bilimkurgunun alt türleri hakkında detaylı olarak bilgi vermekte, inceleyebilirsin; frpnet.net/makaleler/bilim... bilimkurgukulubu.com/genel/inceleme/... Yalnız burada benim yaptığım tanımla bir iki farklılık var. Ben mevcut ya da keşfedilecek, bilim vasıtası ile yaşanması mümkün olan kurguları söylemiştim hatırlarsan. Alternatif Tarih türü, mevcut olamayacak bir kurgu, adından da anlaşılabileceği gibi. O yüzden şahsen bütün bu alt türlere katılmam pek mümkün değil.
1984
1984
ile ilgili de aynı şekilde düşünmekteyim. Bilimkurgu kategorisinin içine girebilecek – Cesur Yeni Dünya gibi- distopik romanlar bolca mevcut. Ama 1984'ü yazıldığı yıl itibariyle bilim-kurgu soslu bir alternatif tarih romanı olarak görüyorum ben . Tıpkı
Yüksek Şatodaki Adam
Yüksek Şatodaki Adam
gibi. En ünlü bilimkurgu yazarlarından biri tarafından yazılmış olmasına rağmen kanımca bu eser de bilimkurgu türüne girmemekte. Şu ana kadar yazılanlardan, bunların da diğer her şey gibi göreceli olduğu sonucunu çıkarmışsındır herhalde. Diğer sorularına geçeyim yine yuvarlak olarak. Bilimkurgu okumanın insana kattığı şeyler; kitap okumamın insana kattığı bir şey var mıdır? Ben mutlu olmak için okurum kitabı, sen hayatın anlamını bulmak için, başkası çok şey öğrenmek için. Diğeri sadece vakit geçirmek için ya da insanlar tarafından beğenilmek için. Ama sonuçta hepimiz bir rahatlama için okuruz kitapları, fiziksel, zihinsel, ya da bilmiyorum spiritüel bir rahatlama. Huzursuz olacağımız kitapları okuyarak da rahatlarız evet. Kafka okuyan birisi rahatsız olacağını bilir belki ama okumadan duramaz, sigara içmek gibi belki. Totalde o kitabın ona vereceği şeye bağımlıdır çünkü. Tıpkı sosyal medya bağımlılığı gibi bir şey bu. Bilim kurguda da farklı bir şey yok aslında. Diğer kitaplar gibi bir şeyler öğreniyorsun- belki biraz daha fazla- eğleniyorsun, daha önce düşünmediğiniz şeyler düşünüyorsun – beli biraz daha fazla- yeni dünyalara yelken açıyorsun. Yani farklı bir şey elde edeceğinizi düşünerek atılman gereksiz bilimkurguya. Bilimkurgu okumaman imkansız zaten hayatın boyunca. Kıyısından köşesinden bulaşırsın her zaman. İnsan düşünür çünkü geleceği hep. Ayağı yere basmayan bilmkurgu olur normalde ama onlar kitap olarak fazla ulaşamıyor bize. Öncelikle bilim kurgu okuru (eskiden çoğunluğu "geek" olarak adlandırılan ekip) oldukça katıdır bu konuda. Her büyük bilim kurgu filmi çıkışında kurgudaki hataları tartışan onlarca tip görürsün. (Artık Game of Thrones'da bile böyle gerçi) En ufak mantık hatasını eleştiren bir güruhtur bu çünkü kafaları çalışmaktadır fazlasıyla. Yazarlar da bu yüzden ortaya çıkarttıkları eserleri gerçekten ayağı yere basan şeyler olarak tasarlarlar. Diğerleri kabul görmez ve çoğunlukla bir iki kitaptan sonra yok olur böyle bir ortamda. Eskiden daha çok çocuklara hitap eden süper kahraman odaklı çizgi romanlarda bile, zamanla her şeyi bilime dayandırmak bir adet olmuştur; okur kitlesinin bu yönde genişlemesiyle. Tabi bunların bilim kurgunun alt türlerinden biri olup olmadığı da ayrı bir tez konusu. Günümüzde bir şeyin değeri popülerliğiyle ölçülüyor ne yazık ki. Stefan Zweig'ı kim bilecekti mesela telif hakkı bitip sudan ucuz fiyatlarla binlerce baskı yapmadan önce ülkemizde. Bilimkurguların da son dönemde oldukça popülerleştiği bir gerçek. Bunun sebebi yine teknolojinin gelişmesi ama farklı bir şekilde. Son gelişmeleri twitter vb. ile anında takip edebiliyoruz bu ayrı bir gerçek. Ama filmcilik alanındaki gelişmeler ve televizyonun altın çağını yaşaması, eskiden filme alınması oldukça maliyetli olan bilimkurgu veya fantastik eserlerin oldukça çoğalmasına sebep oldu. Gerçekten kaliteli yapımlar çıkıyor artık. Bu olay haliyle edebiyata da yansıdı ve bu türlerin okuyucu sayısı arttı. Eskiden karışık terimler yüzünden bir kenara attıkları kitaplara tekrar şans veriyor insanlar.
Çocukluğun Sonu
Çocukluğun Sonu
şu an için en bilinen eseri oldu Arthur C. Clarke'ın. Rama ve 2001 gibi klasikler daha sonra geliyor. Ama insanlar o kitaptan sonra Rama'yı da okuyorlar. Yani popülerleşme bazen iyi bir şey de olabiliyor. Peki bilimkurgu o kadar matah bir şeyse neden fazla okuyucusu yok denebilir elbette. Baştan beri söylediğim gibi, insanlar kendilerini zorlayacak şeyleri sevmiyorlar. Şu anda google'dan her şeyi öğrenebilmek mümkün ama eskiden anlamadıkları ilk kelimeyle birlikte atıyorlardı kitapları. Filmler de karışık geliyordu hep.. Kızların klasik lafıydı, “Star Wars sevimiyorum ben fazla” . Bir de çoğu bilimkurguda olayların kurgusu- bilimle ilişkisi vb. hususlar öne çıktığından edebi kaygı fazla oluşmaz. Felsefe, sosyoloji geri planda kalır. Tabi bazı değerli yazarlar için geçerli değil bu söylediklerim- zaten onlar da bu yüzden büyükler. Umarım uzatıp kafanı daha da karıştırmamışımdır:) İyi bayramlar tekrar.
Osman Y. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim vallahi emek harcamışsın kendimi önemli biri gibi hissettim :) Oldukça açıklayıcı oldu yorumun, tabi ki en iyi açıklama sanırım bilimkurgu okumakla olacak. Belki bilimkurgunun değeri yazıldığı çağla da doğru orantılı değil mi? Açıkçası biraz geri kafalı taraflarım olduğu için abartı olana karşı sanırım önyargılarım olmuştur, yanlış bir şey işte biliyorsun :) Star Wars'ın bile cahiliyim , elbette sinemada az da olsa bilimkurguyla karşılaştım ama edebiyatta girmedim henüz ama aklımda en kısa zamanda başlamak istiyorum. Anladığım kadarıyla bilimkurgu da metafora çok müsait bir alan, ki çok severim metafor anlatımını, Kafka abimin de en sevdiğim özelliklerinden biridir bu anlatımı. Linkleri de bir okuyayım, senden başlangıç seviyesi önerisi de alayım neler okuyabilirim diye ? Belki şu da var tabi benim açımdan sadece, uzay konusu bana biraz mesafeli geliyor, yaratıklar falan. Biliyorsun işte dünya kısmını anlatabilmiştim ancak malum hikayede :) Halka Dünya da anladığım kadarıyla sınırları bir hayli zorlayan kitaplardan, sanırım gerçekçi tarafım ağır basıyor karakterimle ilgili olsa gerek. Elbette her şeye rağmen hayalgücü muhteşem bir şey. Yakın zamanda
A'mak-ı Hayal
A'mak-ı Hayal
okudum, bu kitap da inanılmaz bir hayalgücü, bilgi ve merak unsurları içeriyor bana göre, mesela şöyle bir şeye rastladım. #30022052 Yazıldığı zamana göre ve bir Türkün yazması bana çok değerli geldi. Tavsiyelerini bekliyorum kitap ve film olarak. Veya hem kitabı hem filmi olanlardan. Teşekkürler tekrar cevabın için :)
Erhan okurunun profil resmi
Önemli birisin zaten :) Bilimkurgunun başlangıcı genel olarak 1900'lü yılların başı olarak kabul ediliyor- ama daha eskiden de yaılan gelecek temalı eserler var tabi. Ama altın çağ - O Asimov, Clarke vb. 1960'lar genel olarak. Zaten Star Trek ve Battlestar Galactica dizileri de o dönemlerden sonra çıkıyor herhalde, insanların ilgileri artınca. Birbirini tetiklemiştir iki olay da herhalde. Daha eski filmler de var. Tarihle ilgili mesela Tarzan'ın yaratıcısı Edgar Rice Burroughs'un John Carter serisi var Mars'la ilgili. Disney'den filmi çıkmıştı yakın zamanda. Yazıldığı tarih itibariyle bilim kurgu kesinlikle, şimdi yazılsa ama hoş bir fantei olarak değerlendirilir çünkü Mars yüzeyinde yaşayan uygarlıklar olmadığını biliyoruz. Türü anlamak için nereden başlayayım demişsin. Çocukken Jules Verne okumuşsan zaten aşinasındır türe emin ol. Aslında tür diye bir şey de yok, En son altered carbon'u seyrettim netflix'te. Güzel dizi gerçekten. Beynini çalıştırması gerekiyor insanın- başlarda biraz boşlukta kalsa da içine giriyor dizinin bölümler geçtikçe. Black Mirror'lar da bilimkurgu bir nevi- o sosyal bilimkurgu türüne uyuyor biraz. Yani biraz nasıl bir şey okumak istediğinle ilgili neen başlaman gerektiği. Saçma ama zevkli bir şeyler okumak istiyorsan Otostopçu ya da dikdünya oku. Yok klasik bilimkurgu ise, Asimov ya da 2001 olabilir. Eski basit şeyler için işte Jules Verne ya da H.G.Wells olabilir. Cyber punk tarzı Philiph K. Dick var, zeki bir yazar. Distopik istersen biliyorsun zaten Biz, Cesur Yeni Dünya, Fahrenheit, Damızlık Kız, 1984. Post Apokaliptik çok film var zaten - oyun da Fallout tarzı. Zevkle seyredebileceğin eski bir dizi istiyorsan da Firefly ideal. Ama bence o klasik bilimkurgu yazarları dediğim 1960'ların insanlarından okuman daha iyi olur en başta. Metafor kullananlar var, ama dediğim gibi bilimkurgu kitaplarında çoğunlukla o derinliği bulamazsın. Amak-ı Hayal'i okumadım ama verdiğin alıntı biraz muğlak - ki astreotilerin keşfi, 1800'lü yılların başına,astreoit kuşağının tahmini de 1850'lere ulaşıyor. Rönesansın başından itibaren binlerce görüş oluşuyor dünyanın oluşumu ile ilgili, bunların bazıları günümüze teorem olarkak ulaşıyor zaten. Biraz avrupa vb. gezip kitap okuyan birisinin yazılarına ekleyebileceği şeyler. Bu aynı bizim hikayemizde klon insan kullanılması gibi bir şey. 100 yıl sonra okuyan birisinin- aa, türkler ne kadar gelişmiş, insan klonlama olayından somut bir şey gibi bahsediyorlar demesi gibi. Atladığım bir şey varsa söylersin :)
Osman Y. okurunun profil resmi
Sağ olasın rehber niteliğinde oldu :) Dönüp dönüp bakarım buna artık neresinden başlasam fark etmeyecek gibi çok :)
Samet Ö. okurunun profil resmi
Sohbete kaynak yapmak istemezdim ama dayanamadım. Şu Amak-ı Hayal alıntısında bir olağanüstülük pekala yok. Kevser'in yada Erhan beyin açıkladığı gibi ona olağanüstülük atfeden sen olmayasın Osman hocam. Gökleri ve yeri ayırdık'tan big bang'i kanıtlamaya çalışan hayalperest zihinlerle aynı sarhoşluk bu. Böylesi kanıtlara(!) sadece kanıtladığını sanan kişinin inanması da manidar olsa gerek. Gelin biraz gerçekçi olalım :)
Osman Y. okurunun profil resmi
Samet kardeşim bu kitaba özel sevgim var idare ediniz :) Zamanına göre bu topraklardan bu kadarcık da olsa bu mevzulara değinen pek olmadığı için kıymetli buluyorum, ayrıca kitaptaki diğer meseleleri de , tabi sen okumadığın için :) Kanıtlama derdi yok sanırım yazarın da okuyanların da.
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.