öncelikle incelemeniz gayet güzel ve Erhan Bey in dediği gibi spoiler vermekten kaçınmasaydınız.. böylece sizin din hakkındaki düşünce ve genel kanaatlerinizi değil yazarın o yolculuğunda neler düşündüğünü daha rahat anlamış olurduk..
''Dini ne kadar sorgularsanız sorgulayın asla elle tutulur, gözle görülür kanıt bulamazsınız. İnançlı biri olabilmenizin tek kuralı, inanacağınız dinin size sunduklarını kabul etmek ve sorgulamamaktır.'' demişsiniz..bu düşüncenize katılmıyorum ki bütün dinlerin tek kaynağı var ve insanların bunu tahrif etmeleri sorgulamamalarını gerektirmez.. Tahrif edilmeyen tek Kitap ( kitap diyorum dikkat ederseniz, çünkü inanışlar kişinin neyi nasıl anladığına bağlı biraz da) olan Kur'an da çoğu yerde ''hiç akletmez misiniz'' diye Allah hep sorgula ve aklını kullan diye teşvik etmiştir..
aslında çok şey yazmak istiyordum ama çok uzatmanın da alemi yok sanırım şimdilik :) korku meselesinde de Fatır Suresi 28. ayette belirttiği üzere Allah'tan ancak hakkıyla Alimler korkar.. Alim yani bilenler.. çünkü cahiller her zaman daha cesurdur :) buradaki korkmak da o büyüklük karşısında haddini bilmek ve küçüklüğünü idrak etmek aslında.. hep ödleklikle karıştırılıyor hani :) ne kadar bilirse o kadar az korkar insan, bilgi korkuyu ve inancı yok eder gibi bi tezi var ya hani alıntı yapmışsınız bence bu tam tersi.. alim ulema değilim lakin şahsen farkına vardığım bazı hadiselerde ve varoluşun büyüklüğü karşısında '' Allah a inanmayan daş olur valla '' demekten kendimi alamıyorum çoğu zaman :)
yani mesele ''görenedir görene köre nedir köre ne'' :)
Bu yorumu beğenenlerin incelemeyi de okuduğunu varsayıyorum. :))
*Öncelikle incelemelerim de spoiler kullanmıyorum. Öyle bir şey yapacak olursam tamamen kitabı anlatmış olurum. Ben kitabı anlatmak istemiyorum, bana ne verdiyse ne hissettirdiyse yazarın ve kitabın çizgisinden çıkmayarak onu yazıyorum. Benim yazdıklarımı kitabı okuduğunuzda bulursunuz zaten. :)
*Kur'an a el değmediğini düşünüyorsunuz. Kesin bir yargıya varıyorsunuz. Bunu yapmanızda ki asıl konu, Müslümanlığa olan inancınız. Kesin olmayan şeyler hakkında kesin konuşmamak lazım. Ben o paragrafta insanların inanmaları ve o inancı sürdürebilmeleri için ya sorgulamamaları ya da sorguyu bilimsel metotlarla yapmaları gerektiğini söyledim. Bir inananın kafası karışırsa geri dönüşüm yoktur. Günümüzde nasıl sanıyorsunuz bilemem inanmayanlar her geçen gün çoğalıyor. İnananların da çoğu hiç bir dini vazifeyi yerine getirmediği net bir şekilde gözüküyor. Gözlem yapmak, araştırmak bu sonuçlara ulaşmanızı sağlayacaktır.
Bunun nedenlerini de araştırmalısınız.
*İnsanlar anlamadıkları, bilmedikleri, fikir yürütemedikleri şeylerden korkarlar. Öğrendikçe ve fikir yürüttükçe, korkudan eser kalmaz. İnsan böyledir. Genelleme rahatça yapılabilir.
Şimdi son bir yorum ile kapatayım. Ben inançlı olana da inanmayana da farklı gözle bakmam. Dini asla küçümsemem ama kafam da da büyütmem. Her zaman saygılı yaklaşırım. İnanç şeklim asla ve asla hissedilmez ve anlaşılmaz. Özgürce yorum yapabilirim. Bu yorumu yaparken kişiyi de yargılamam. Şu an okuduğum Hacı Aga gibi karakterlerin dini ve insanları kullanmasını eleştiririm. Ben inceleme de Müslümanlık ile ilgili bir hadiseye girmedim. Hristiyanlığın konu olduğu kitapta onu ele aldım :)
Herkes neye isterse ona inanır ya da inanmaz. Herkesin bildiği kendinedir. Özellikle bu cümleleri kurarken yuvarlatmak iyidir.
Ben incelemelerimi spoilersız tam da bu şekilde yapmaya devam edeceğim. :)
Sevgi ve saygılarımla. :)
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.