Abdullah bey, burada dini bir şeyden ziyade sosyolojik bir durumdan bahsetmek isterim. Dini bilgiyi salt bir doğru kabul ediyorsunuz ki buna saygı duyuyorum. Ama bazen insanlar kapana kısılınca sabır da önemini yitirince kişinin hayatına son vermesi de normalleşebilir. Yani kendine hak bulabilir. Onca işkencenin, tecavüzün, zorbalığın , açlığın, kıyımın , gözyaşının vs. Olduğu bir evrende "itihar" bazen bir ödev gibi gelir insana. Acıya son verme umudu. Örneğin İşid'in elindeki kadın tutsaklar için yapılacak başka ne var? Gözü önünde çocukları ve kocası katledilmiş ve Her gece ayrı adamlarca İşkence , tecavüz ve açlığa mahkum edilen bir kadını anlamak imkansızın ötesindedir. Buna acı demek de mantıksız. Acı ötesi. Sırf intihar etmek haramdır sözü o an karın doyurmuyor bunu yaşayan için. Tabi boşlukta olan insanlar da var. Sonuç olarak ben zulm ve boşluktan kaynaklı intihara intihar demekten ziyade buna cinayet diyorum. Katili de dünyada yaşayan herkestir. İntihara sürükleyen biz günahkarların payı hiç mi yok?