Cinselliği hayatın bir parçası olması bir yere kadardır. Benim eleştirdiğimde zaten aşırıya kaçmış olmamız. Bakın etrafınıza, her yerde medya, diziler, reklamlar aracılığıyla sürekli cinselliğe teşvik edilmiyormuyuz? İçimizdeki doğal dürtüyü kötümsemiyorum. Benim kötümsesiğim şey, İnsanın doğasında olan cinsellik duygusunun sömürülüyor olması. Aşırı aşırı derecede teşvik olunması.Ve bu sayede toplumların farkında olmadan yönlendiriliyor olması. Bu konu ne demek iatediğimi anlamanız için uzun ve detaylı konuşulması gereken bir konudur. Kısa kesiyorum...
Orwel orgazmı yok etmek için uğraşan bir sistemden bahsediyor ve ve bu doğru değil! Maalesef tam tersi doğru.
Herkes sürekli karşı cins tarafından beğenilme uğruna mücadele veriyor. Neredeyse cinselliğe tapınacağız. İnsanlar gençliklerini bu uğurda heba etmiyor mu? En kıymetli vakitlerimizi aptalca acılar ile geçiriyoruz. Aşk ve sevgi duygularını kaybettik derken de siz kendi ağzınızla yine benim yaptığım incelemeyi doğrulamış oluyorsunuz zaten; 1984 kitabının yazıldığı dönemde insanlık bu kadar materyalist değildi. Bu kadar menfaat düşkünü değildi. Sadece tohumları yeni yeni serpilen maddeciliğin zamanla nerelere varacağını, -bizi kendi menfaatlerinin peşinden koşturan sevgi, aşk, saygı, merhamet gibi manevi değerlerden uzaklaştıran maddeciliğin- hangi boyutlara ulaşabileceğini kurgulayan bir yazardır Orwel. O dönemde tohum atıldı ve o yeşerecek olan ağacı görüp kurguladı desek yerinde olur.