Yorum

M. isimli okurun asıl gönderisini gör
Nesli okurunun profil resmi
Her ne kadar işlediği konular farklı olsa da olayların insan üzerindeki etkisi ve insan psikolojisine yansıması, Dostoyevski'nin kitaplarındaki satırların arasından sökülüp atılamaz. Öyle bir şey olsa, geriye gene de güzel lakin yaban bir metin kalır. O metin, Dostoyevski'nin kaleminden çıktığını haykırmaz. Kendisi, haliyle, bu tür konularda tanınıyor olduğu için, dediğinize de hayır demek pek mantıklı değil. Sizin gözünüze sanırım bu durum çarpmış. Çünkü onu o yapan, kitaplarının arasında gezinen ortak noktalar, bunlar. Üslubu ve bakış açısı da her şeyi kusursuzlaştırıyor. Yaşamının kalemi üzerine etkisi de, cabası. Önemli olan da, bu ögeler ile diğerlerinin arasından sıyrılabilmek olduğu için, bu durum da onu, haklı bir biçimde, orijinal bir yazar yapıyor. Bu nedenle, aynı şeyi farklı kitaplarda yazmasını bıraktım, aynı kitabını defalarca kez okuyabilirim. Bana hitap ediyor çünkü, bu konular. Size ediyor mu, bilemem. Sorunuzu düşündüm ve görüşümün bu şekilde olduğunu fark ettim. Herkes her şeyi aynı şekilde göremeyeceği için de, sadece bir fikir olarak belirtmek istedim, düşüncemi. Umarım bir fark yaratabilir, düşüncenizde. ☺️🌸
M. okurunun profil resmi
Fikirleriniz için çok teşekkür ederim. Bu şekilde düşünme sebebim aslında, suç ve ceza kitabını okurken ve okuduktan sonra oluştu. Insanlar arasında inanılmaz popüler, herkesin hangi kitapları okudun sorununa verilen ilk cevap olan kitap. Ben ise okurken insanların abarttığını düşündüm. Çok daha kısa sürecek bir hikayeyi uzatmış da uzatmış gibi hissettim. Anlatmak istediğimiz şeyi ne kadar kısa ve öz anlatırsak o kadar iyi anlatıcı ve yazarızdır bence. Elbette bu fikirlerim 5 satır yazı yazmamış yazmayı denememiş, sadece okumuş birinin fikirleri...
Nesli okurunun profil resmi
Bence okumak yazabilmekten daha kritik bir durum. Okuduğunu anlamayan ve çıkarımda bulunamayan bir insan romanlar yazsa ne olur? Ayrıca, hiç kitap yazmayan ama muhteşem eleştiriler çıkaran insanlar vardır, herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Bu nedenle, pek böyle düşünmeyin derim. Bu düşüncenizin aslında Suç ve Ceza kaynaklı olduğunu anlamıştım ama genel olarak konuşmak istedim, ilk yorumumda. Maalesef ki günümüzde her şeyin suyunu çıkaran bir kitle var. Siz de, bu kitleye bakıp da, 'Nasıl yani? Biz aynı kitabı mı okuduk şimdi? Bende mi bir sıkıntı var?' demiş olabilirsiniz. Çok normal. Ben bu durumu, Kürk Mantolu Madonna kitabının başına gelenlere çok benzetiyorum. Hatta, aynısı. Sırf herkes kitabın ne kadar iyi olduğunu söylediği için diğerlerinin cümlelerini papağan gibi sayıklayıp duran insanlar var. Kürk Mantolu Madonna'nın yanına kahve koyup, kitabın fotoğrafını çekip de ana karakterin yaşadığı yalnızlığını, ezilmişliğini, çağdan vazgeçişini kavrayamamış olmaları gibi. Keşke kitapları rahat bıraksalar da daha düzgün bir kamuoyu düşüncesi oluşsa. İyiye iyi deriz de, artık şu suyunu çıkartmaktan vazgeçsek keşke. Suç ve Ceza'ya dönersek, Raskolnikov'un da kendisi ile çatışmaları, her şeyi üstüne alınması, yaşadığı hayatı hak etmemesine rağmen hak etmeye çalışması, değişiklik istemesi ama bunun onu ürkütmesi, aşk, din ve daha nice küçük detaylar... Belki Dostoyevski, bunları ince ince işleyip aslında cinayetten öte bu durumun üstünde durduğu için böyle düşünmüş olabilirsiniz. Çok normal. Herkes aynı şekilde düşünecek, sevecek, algılayacak diye bir şey yok. Ama okumanın da hakkını vermek gerek. Tüm benliğinizi vererek kitabı yaşamış ve bu kanıya varmış iseniz, bir Dostoyevski hayranı olarak ben bile bir şey diyemem. Hakkım da yok zaten, çünkü önünüzdeki metin sizin standartlarınıza, zevkinize ve hatta o anki ruh halinize uymuyor olabilir. Bir başka kitabını belki seversiniz, çünkü sizi içine çeker, düşüncenizi değiştirecek bir şeyler gözünüze batar, kim bilir? Bütün bunlar tamamen kişiye bağlı. Biraz uzun konuştum lakin bunları söylemezsem de eksik olurdu. Düşüncenizi ifade ettiğiniz için de ayriyeten teşekkür ederim. İnsanlardaki bu linç kültürü sağ olsun, konuşmaya korkar olduk. Sürç-i lisan ettiysek de, affola. Güzel geceler dilerim!
M. okurunun profil resmi
Bu görüşleriniz için de çok çok teşekkür ederim. Çok değerliler. Bahsettiğiniz "kitap+kahve=story" tayfası yüzünden popüler olup da okumadığım hiçbir kitabı okumak istemiyorum. En başta da yerli yazarlarımızın kitapları gelir. Bu tarz insanlara "kitap fetişisti" diyorum. Gün içerisinde 10 farklı kitaptan alıntı paylaşırlar. "Kitap okuyun azizim, çünkü kitapların şarjı bitmez" mottosu ile hateket ederler. Bu sebeple olabildiğince popüler kitaplardan uzak durmaya çalışacağım. Benzeri bir durum da üç silahşörler kitabı için yaşamıştım. Yine her yerde inanılmaz bahsedilen popüler bir kitap. Ya bir dur şunu da okuyayım dedim. Tekrar aynı abartılmış kitap hissiyatı verdi. Sanırım bütün klasik kitaplar artık aynı hayal kırıklığı hissini uyandıracak. Hulâsa elimden geldiğince çok duyulmayan kitapları okumaya çalışacağım. Size de iyi geceler dilerim. Kıymetli fikirleriniz için de teşekkür ederim
Nesli okurunun profil resmi
Ortak birkaç noktada buluşabilmemiz ve bazı konulara aynı yönden bakmamız, beni oldukça mutlu etti. Yine de, ben, bütün bu kaosun içinde, kulaklarımı kapatıp klasikleri okuyorum. Bunun kişiye özel birsürü sebepleri vardır, bende de olduğu gibi. Onlardan bahsedip sizi daha fazla yormayacağım. Sonuç olarak, klasiklerden edindiğim zevk, ders, bakış açısı ve daha birçok şeyin yerini sanırım hiçbir şey dolduramaz. Bu nedenle, bunu deneyimlemiş birisi olarak, onlara sırtınızı dönmeyin derim. Naçizane bir tavsiye olarak görün lütfen. İnsanlar anca konuşur. Büyük bir dikkatle ele aldığınız bu konuşmaların bu saatten sonra pek bir ehemmiyeti kalmadığı için, onlardan pek de etkilenmeyeceğinizi bildiğim için böyle konuşuyor olabilirim ama bence, fark edilmemiş kitapları okumanızın yanısıra klasiklere bir şans daha vermelisiniz. Kendimden biliyorum, bir müddet sonra işe yarıyor. Sizde de yarayacağını umuyorum ve bizzat düşünüyorum. Tavsiyeme kulak verdiğiniz için müteşekkirim. Umarım her şey güzel gider, bu yolda. Keyifli okumalar!
M. okurunun profil resmi
Doğrusunu söylemek gerekirse ben kitap okumayı sırf okuyup zaman doldurmak veya waow ne kadar okumuş dedirtmek için okumuyorum. Okuduğum her kitaptan az da olsa karakterime ve hayatıma bir seyler katabilmek için okumaya çalışıyorum. Bazılarında ön yargılarımı kırdım, bazılarında ifade ve inanç hürriyetinin önemini kavradım. Kimisinde toplum içerisinde bir görülen insanların aslında çok iyi işler becerebileceğini kendileri ve insanlık için faydalı olabileceklerini yani her insanın fayda sağlayabileceğini fark ettim. Aynı kitaplarda savaşların sadece yıkım ölüm sefalet açlık ve acı getirdiğini anladım. Yine aynı kitaplarda insanların saf beyaz veya saf siyah olmadığını, insanların gri olup bünyelerinde hem iyiliği hem kötülüğü barındırabilecekleri gerçeği ile karşılaştım. Ve tekrar aynı kitaplarda insanların aslında en zor zamanlarında dini inançlarına sarıldığını gördüm. Ve bu bahsettiğim tüm çıkarımları tek bir yazarın tek serisinden çıkardım. Ama nedense artık klasiklerde göremiyorum. Veya okurken anlayamıyorum. Tekrardan çok teşekkür ederim
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.