Bak mesela şöyle düşün sen patronsun. Paran var fabrika kurdun, makina aldın. Ama hiç işçi yok. Peki böyle bir durumda senin paran ve sermayen bir halta yarar mı?
Yani sermaye kâr elde edebilmek için iş gücüne muhtaçtır ve üretimin en önemli bileşeni emektir. İşte sermayenin kâr maksimizasyonu ile işçinin yüksek ücret istemesi arasındaki fark bu. Senin kavrayamadığın fark. Bu yanıtı senin iyi niyetli olma ihtimalin üzerine yazdım. Yani bilgisiz ve cahil olduğunun için yazdım. Eğer öyle değilsen cahil olmadığın halde bunları yazıyorsan sana farklı bir muamele yapacam.
Gelmişsin cahilsin cart curt diye racon kesiyorsun cidden çok komiksiniz ya. İş gücü olmadan sermayenin bir anlamı yok diyorsun okey. Peki sermaye yani toprak,fabrika,üretim aracı olmadan salt işgücünün bir anlamı mı vardır? temel ekonomik ilişkileri anlayamayacak kadar kıt mısınız?
Bak dostum fabrika, üretim aracı, toprak yani sermaye nasıl birikir? Asgari ücretle çalışarak mı? İşçinin ödenmemiş emeği ile birikir. Yani sermayenin kökünde ödenmemiş emek vardır. Tarihsel süreci incelediğimizde sınıflı topumun ortaya çıkışından bu yana. Köleci düzende köle sahipleri kölelerin ödenmemiş emeği ile sermaye biriktirmiş, sonra üretim biçimi değişmiş, feodal düzene geçilmiş köle sahipleri, derebeylerine dönüşmüş derebeyleri de serflerin ödenmemiş emeği ile sermaye biriktirmiş, sonra sanayi devrimi olmuş yine üretim biçimi değişmiş derebeyleri burjuva olmuş ve burjuvalar da işçilerin ödenmemiş emeği ile sermaye biriktirmiş. Biz iktisatçılar buna “Primitif akümülasyon” diyoruz. Üstelik bunu sadece biz değil sizin peygamberiniz Adam Smith diyor. Hadi Marks’ı okumadın bari Adam Smith”i oku. O bile bu kadar aptalca bir sosyalizm eleştirisi yapamaz.
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.