Metin baştan sona göstermeye dayandığı için kalemi zorlamış. Gösterme metinlerde yazarın baş belası metin boyunca kahramanın ne yaptığını (hareketlerini) anlatma-aktarma zorluğudur.
Bu zorluğu aşmak için göstermenin içine ip uçları serpiştirir. Bir yandan da öyküyü bir zamanın içine oturtma baskısı vardır. Bana kalırsa anlatmak da lazım. Ben anlatıcı, bir metinde hem anlatıp hem gösterebilir pekala.
Bu perspektifle metni didiklersem biraz, “Perdeyi açmam lazım” evde, henüz kalktı. Dışarı çıkmak istiyor. “lacivert uzun kollu gömlek” giyinmeye başladı. “Bu parfümü de son doğum günümde almıştı.” Evdeki son anları. Bankadan 150 kağıt çekilecek. Saat pm 3. “İstiklal yeter” Nami’nin dükkâna, İstiklâl’e gidecek. “Dolmuşa bayıldım zaten epey” dolmuşla gider. “karşıya geçince.”Anadolu yakasından geçti. Dolmuşun neyine bayıldı acaba? Nostalji yapıyor. “Geldik ama, çimen de yok” Taksim meydanı, çimen yok ya.
Ve Nami suçüstü. Görebildiğim serpiştirdiğin ipuçları bunlar.
Kalem zorlanıyor ama Allah için acemilik yapmıyor. Zira gösterme metinlerde " kapıyı açtım, yukarı baktım," gibi, bazen meşhur yazarlarda bile gördüğüm hatalar yok metinde.
Ama yine de ben, Ben anlatıcı hem anlatıp hem gösterebilir diyorum. )))
O. Pamuk göndermesi hoşluk olmuş. “Yeni hayat, yeni başlangıç, bir tıraş oldum ve hayatım değişti.”
Kalemine sağlık.