Saf insanların iyi olduğunu düşünürüz, şüphesiz öyleler. Ama iyilik aynı zamanda seçim işidir. Kötülüğü yapabilecekken, iyi davranmayı seçmektir. Bu yüzden şu içimizden gelme meselesi bir insanı kötü yapmaz. Herkesin içinden neler neler geçiyor. :) Tüm mesele de orada, küfür edebilecekken efendiliğini bozmamak, çalabilecekken çalmamak, kırabilecekken kırmamak...
Bir de ben yukarıda herkes, bir başkası için diğeridir demiştim. Burada da hesaplı davranmak söz konusu, ama hesapçı değil. İnsanlar sayıca ne kadar iyiliği artırırsalar, iyiliğe maruz kalma olasılıkları da artar. Tersi durumda da bana neciler çoğalır ve kötülük artar.
İnsanın empati yapan bir hayvan olduğunu düşünmüyorum, olsa olsa bizim birçok özelliğimize ek olarak içgüdülerimiz var, hayvanlardaysa sadece içgüdü var. Shakespeare, Yanlışlıklar Komedyası'nda zamanın insanlardan saçlarını aldığı, bu özelliğin daha çok hayvanlara ihsan edildiği, insana da kıl yerine akıl verildiğini söylemiş. :) Akıl, insana iyi olsun diye verilmiştir, kötülüğü seçebilsin diye.
Aklımı neredeyse karıştıracaktınız, neyse ki ucuz atlattım. :) ''Hiç bir şey göründüğü gibi değil ve her şey çok basit. Her şey çok saçma ya da popüler.'' Ahmakların sinsi kurnazlığının düzeninde, değişen dengelerdeyiz. Keyifli bir sohbetti, teşekkürler. :)