Bu konu günlerdir önüme düşüyor, bence biraz da medyanın etkisiyle çarpıtılıyor ,toplumsal kutuplaşma adına başka yönlere çekiliyor gibi.Yine istisnai durum olabilir ama bence kelimeden ziyade ortam gereği sessiz olunması gereken yerde "bağırılıyor" olunmasından şikayetçi çoğunluk.
Rahatsız olmayı inançlı-inançsız perspektifinden bakmak yerine ortamın ve anın yeri olup olmamasına göre değerlendirmek gerekir.Nitekim orada sağlık çalışanı sessiz olun diye bağırırken beraber izlediğimiz inançlı bizleri bile rahatsız etti, haşa Allah'ın kelamı değil bu dozajda bağırıyor olunması.Oradakiler belki o coşku ve heyecanla kendini tutamıyor olabilir,insani bir sey ama enkaz yerinde olmaması gereken bir davranış bu,ses sebebiyle enkaz yıkılabilir buna rağmen bunu desteklemek yanlış olur.
Dinimiz aşırılıktan uzak,itidalli ve ölçülü olmayı emrediyor.
" Sesimizi duyun var mı?" Hep bir ağızdan seslenince enkaz yok mu?
Birinde endişe, merak içinde kul-a seslenmek var ;
Birinde şükür ve mutlulukla Rabb'e tazarru var.
228 saat sonra bir canı enkaz altında aç susuz sağ çıkaran Rabb'e şükretmek kulluk görevi.. Bunu bilim bile açıklayamazken bir Canlıyı o kadar saat sonra sağ çıkaran bir Rabb'in varlığını tekbirle anlatma şeklidir.
İnsan o anki mutlulukla cezbeye geliyor ;
Düşünceniz bu yönde ise saygı duyarım fakat bazı kesimler ' Tekbir kelimesinden - Allah' lafzından rahatsız.
Allah’ı zikretmek güzeldir ;
Hz. Ebubekir sessiz zikretmiştr,
Hz. Ali sesli!...
Kübra hanım yazılanları okuyunca yazarak konuya katı sağlamak istedim.
(Montesquieu Kanunların Ruhu Üzerine Kitapında kanunların gücüne dair blm 12 de derki:
İki tür Bozulma mevcuttur: Birincisi, halk kanunlara ria yet etmediği zaman; ikincisi ise, kanunlar halkı yozlaştırd zaman ortaya çıkar.
İkinci tür bozulmanın geri dönüşü yok- tur, zira kötülük devanın içindedir.)
Toplumları Dini yaşantısını seküler anlayışla tevil etme yolu sakattır.
İster dini hüküm olsun ister ritüeli olsun insanların inancı fili ve duygu olarak yaşaması çok insanı bir durum.
... Boğaya oku saplayıp Oley çekilmesini normal karşılamak normalken, islam ülkesinde ALLAH'Ü Ebker lafzı tevil edilme yoluna gidiliyor.
Not:Montesquieu yi okuduğunuzu var saydığımız için kısa alıntıladım
Sizlerin veryansını sadece gürültü odaklı ise istirhamım iş makinelerinin ses düzeyini de gözden geçirmeniz! Depremi yaşamış, enkaz altında aç susuz kalan bir insana o travma yeter kaldı ki çalışanlar zaten o kadar bilinçsiz insanlar değil ;duyarlı, bilinçli bir şekilde çıkardığı depremzedeler olmuştur.
Tekbir, çoğunluğu Müslüman bir ülkenin Allah'ın gazabı olduğu kadar, rahmetinin de sonsuz olduğunu, İslamiyet inancını dünyaya, inançsız insanlara, dini tahakküme karşı haykırma ifadesidir.
Bizlerin bunu tartışması bile doğru değil.
Sıcacık evlerde çaylar yudumlanırken ekran karşısında konuşmak kolay!.. Bizlerin asıl yapması gereken eleştiriden ziyade öz eleştiri, empati yapmak... İşte o zaman idrak edeceksiniz ; Tekbir sesinden ne depremzedeler, nede çalışanlar şikayetçi.
Vesselam.
İslam hakkında değerlendirme yaparken hangi kavramsal sistemi kullandığımız son derece önemlidir. Çünkü varacağımız sonuç kullandığımız kavramsal sistem ile doğrudan bağlantılıdır.
Bugün farklı İslam algılarının ortaya çıkması bir anlamda kullandıkları kavramsal sistemlere bağlıdır.
Yusuf Yavuzyılmaz
Kurduğunuz ifadeler iddianame ile savunmanız arasında çelişmiş durumda!..
İlk yazdıklarınızla son yazdıklarınız ve benim cevaplarımı gözden geçiriniz sayın avukat hanım! :)
Geceniz hayr olsun.
You need to log in to be able to comment.