Ben de zenginleşmeden çok imtiyaz olarak avantaj olarak düşündüm, ki zenginleşmeyi de bir tık kapsıyor olabilir. Makalede şu şekilde geçiyor:
“Milli Müdafaa Mükellefiyeti” için öküzler toplanmaktadır. Ama bunun hiç değilse, şehirlerin ve Ordu'nun beslenmesini tehlikeye atmaması gereklidir. Bu nedenle, Milli Korunma Kanunu'nun 41. maddesiyle, her 4 hektar (40 dönüm) arazi için bir çift öküzün milli savunma yükümlülüğünden istisna edilmesi kabul olunmuştur. Böylece 40 dönümden az arazisi bulunan çiftçiler, en önemli üretim araçlarından yoksun bırakılmaktadır. Madde, Meclis'te tartışmalara yol açmış, Başbakan, “40 dönümden az arazisi olan köylüye de bir istisna tanınırsa, yalnız kendini beslemek için tarım yapanlara bir istisna yapılmış olacağını, 40 dönüm sınırı konulursa üretimin artacağını” ileri sürerek maddeyi savunmuştur (Avcıoğlu, 1996, s. 488)”.
Aynı şekilde şunu da söylüyor:
"Bu dönem tarımdan ziyade sanayiye öncelik verilen bir döneme tekabül eder. “1930’lu yıllarda tarım kesimine sanayi sektörüne oranla daha az önem verilmiştir. Bu dönemde, tarımın geleneksel yapısında çok az değişiklik görmekteyiz. Toprak dağılımındaki adaletsiz yapı, medeni yasadaki açıklıklardan yararlanan büyük toprak sahiplerinin, mütegallibe vb. yerel ağaların eylemleri nedeniyle daha da kötüleşti.(Çavdar, 2003, s.264)
Aslında her zaman planlandığı gibi olmuyor her şey. Bu gerçekten üzücü. Toplumdan söz ettiğimizde birden fazla farklı istek ve düşünce ışıldıyor. Bu da her kafanın "bir şeyi" değil, birden fazla şeyi hayata geçirmesine sebep oluyor.
Bir önceki yorumunuzda yazdığınız her şeye katılıyorum. Buna ek şunu söylemeliyim ki; savaştan yeni çıkılmış ve böyle bir dönemden geçmediğim için yazılanlarla ve çizilenlerle sadece bir fikir oluşturabiliyorum, oluşturabiliyoruz.
Yorumuma katkınız için teşekkür ederim.👌🏻
(Bir önceki yorumumda Milli Savunma demişim. Düzelteyim. Milli Korunma olacak.🙏🏻)