Yorum

pârsekci isimli okurun asıl gönderisini gör
pârsekci okurunun profil resmi
FİGAN-Ü LÜGATİ-T TÜRK "Kraliçe" Evvel zaman içinde kalbur saman içinde bla bla bla Çok uzak olmayan bir ülkede bir kral varmış bu kral çok entel dantel bir kralmış karısına da pek düşkünmüş. Aşırı feminist olduğu da halk arasında dedikodusu yapılan bir konuymuş. Bir gün bizim bu kralın karısı bir karar almış ve 'krallığın refahı için küçülmeye gitmeliyiz' demiş öncelikle de lokmalarımızı küçültmeliyiz diye de eklemiş. Bizim bu kralda halka bunu duyurmuş ve ülkecek küçülmeye gitmişler. Kraliçe önce lokmaları sonra yavaş yavaş ülkedeki temel ihtiyaçları dahil her şeyin kullanımını azaltmış. Aradan yıllar geçtikçe kral git gide ortalıktan çekilmeye başlamış, saraydan çıkamaz olmuş çünkü karısı benzin çok pahalı boşuna kullanma diyormuş, ee böyle olunca da kral iyice ev hanımına dönmüş, karısı da sürekli bir şeyleri küçültme kararı alıyormuş. Bir süre sonra halk kraldan çok karısını görür olmuş. Sonra da bir dedikodu başını almış gitmiş, halk kralın içine döndüğünü artık dışarı çıkmayacağını bundan sonra kralın değil karısının ülkeyi yöneteceğini söylenmiş. Kral içe dönünce karısı dışa dönmüş. Kralı içe döndüren bu kadına da kral ve içe kelimelerinin birleşimi olan "Kraliçe" denmiş.
pârsekci okurunun profil resmi
İncelemenin eksik parçası buydu jsjsjs
Mihriban okurunun profil resmi
Bazı kelimelere bir daha asla eskisi gibi bakmama üzerine KHK
pârsekci okurunun profil resmi
+Kelimelere benim gözümden bakmadığın için şükrü namazı
Mihriban okurunun profil resmi
Hikayesi güldürdü ama :D
pârsekci okurunun profil resmi
FİGAN-Ü LÜGATİ-T TÜRK "Neşter" Yıl 1600 lerin başı, hikâyenin baş kahramanları iki hekim olan ve kendilerini hekimliğe adayan Neşet ve Sadri. Günlerden bir gün Neşet ve Sadri hekimlik yaparken ameliyat sırasında yaşadıkları bir sorunu tartışırıyorlardı, - yahu Neşet beyciğim biz bu ameliyatlarda hastanın vücudunu hançer ile kesiyoruz ( bıçak ismi bulamadım sjjsjs) böyle hem çok zarar veriyoruz hem de kanamayı durdurmak zor oluyor, buna bir çözüm bulalım ahiretliğim. - vallahi Sadri beyciğim bende dünkü ameliyattan sonra bunu düşünmüştüm ne de güzel denk gelmiş ikimizin de düşünmesi. - ha ha öyle mi efenim ne güzel ne güzel öyleyse bu sorunu birlikte çözeceğiz Allah'ın izniyle - inşallah efendim inşallah... Ve günler sonra en ideal bıçağı bulmuş bizim hekim ikilisi. Çok mutlu olmuşlardı çünkü bu bıçak işlerini cok kolaylaştıracaktı lakin bıçağı kullanabilmeleri için izin gerekiyordu bunun için HB ye yani hekimler birliğine başvurdular. Neyseki kısa sürede kullanım izinini aldılar. Lakin bir sorun daha çıkmıştı Sadri bir gün evinde dinlenirken Neşet nöbeteymiş o gün Sadri'nin telefonu çalmış - 1600 lerde ne telefonu diyeceksiniz anlatayım hemen o dönem iki bardağın arasından ip geçirilip sesin titreşimini sağlayıp iletişim kuruyorlarmış ama tabi sadece zengin ailelerinde varmış bu sistem- arayan HB den biriymiş HB ye patent sorumluları gelmiş ve çok acil icadın ismini vermeleri gerekiyormuş. Sadri ne yapacağını bilememiş çünkü bu konuyu hiç konuşmamışlar ve Neşet yanında değilken buna tek başında karar veremeyeceğini biliyormuş lakin telefonun başındaki görevli 'efendim acilen bir isim söylemezseniz sorumlular gidecektir ve eğer bu sefer kaçırırsanız bir daha gelmeleri ayları bulur ' demiş. Sadri çok endişelenmiş lakin ne diyeceğini de bilmiyormuş o sırada görevliye ' Neşet ne der bilmiyorum' demiş lakin aynı sırada bir kuş bardakların arasındaki ipe konmuş ve görevli sadece ' neş.. ... der' kısmını duymuş ve 'efenimdi neşder mi koyacaksınız ?' diye sormuş lakin ipin üstünde olan kuş haraket edince ip kopmuş ve bağlantı kesilmiş. Görevli de sorumlulara bıçağın adının Neşder olacağını söylemiş ve kayıtlara da böyle geçmiş. Eee zamanla bizim neşder olmuş neşter. Yani efendiler anlayacağınız bugün birçoğumuzun hayatını kurtaran bıçak adını bir kuşun kanat çırpışlarından almış.. :D Son...
pârsekci okurunun profil resmi
Mihricim eğer buraya yorum yapmamış olsaydın sana bildirim gelmeyecekti yani sorun bende değil 💅
Mihriban okurunun profil resmi
Nazlıcım bu eşsiz bilgiler için teşekkür ederim :D
pârsekci okurunun profil resmi
başkası olsaydı yorumu ayrı bir yere yazardım ama beni deli oldugum halde kabul eden üç beş kişiden biri olduğun için rahatım jsjsjsj 😘
SİKLOPENTANOPERHİDROFENANTREN okurunun profil resmi
Sen şaka mısınnnnnn
pârsekci okurunun profil resmi
Ben bi havalandim normal midir jsjsjsm
Mihriban okurunun profil resmi
pârsekci
pârsekci
deli olmasan kabul etmezdim :D 👭 Tek bi' akıllımız yok çok şükür
pârsekci okurunun profil resmi
FİGAN-Ü LÜGATİ-T TÜRK "Paspas" 95 in yaz olimpiyatları o yıl Çin'de düzenleniyordu. Türk boksör yıllardır bu olimpiyata hazırlanıyordu, kazanması hem kariyeri hemde milli takım için çok önemliydi ve o bunun farkındaydı. Olimpiyat çok güzel başlamıştı onun için ilk turları yenilgisiz almış yarı finale çıkmıştı. Rakip çok güçlü olabilirdi lakin türk boksörün kaybetmeye niyeti yoktu ve kazanma yolunda karşısına kim çıkarsa çıksın affetmeyecekti. Maç başladı. Biraz zor olmuş olsa da türk boksör rakibini yere sermeyi başarmıştı ve şimdi önünde bu maçtan daha zor olacak olan, final maçı vardı ve bu seferki rakibi geçen yılın şampiyonuyu olan bir Yunandı. Ve iki gün sonra final maçı için boksörler ringe çıktı. İki boksör de kazanmak için oradaydı. İlk raunt başladı, Yunan boksör tecrübesini ve gücünü konuşturuyordu. Türk boksör çok zorlanıyordu hem güç hem tecrübe yönünden rakibi daha öndeydi, daha önce olimpiyatlara bile katılmamış biri olarak geçen yılın şampiyonu ile mücadele ediyordu. Ama asla pes etmeye niyeti yoktu hele de bir yunan'a yenilmeyi kabullenemezdi. Birinci raunt Yunan boksörün üstünlüğü ile bitti. İkinci raunt başladı. İkinci raunt başabaş bir üstünlük ile devam ederken, üçüncü ve son raunt için düdük çalınmıştı. İki boksörde fazlasıyla yorgun düşmüşlerdi. Karşılıklı yumruklar hava uçuşuyordu. Rauntun sonunlarıydı yunan boksör türk boksöre nazaran daha iyi görünüyordu ve kazanan izleyicilerin gözünde oydu. Türk boksör çok yorulmuştu zar zor ayakta duruyor savunma dışında bir şey yapamıyordu ama içindeki kazanma isteği hâlâ kuvvetini koruyor ve pes etmemesini söylüyordu. O da öyle yaptı son dakikalara girilmişti ki Türk boksör rakibinin karın boşluğuna attığı bir yumruk ile dengesini kaybetmesini sağlamış üstüne üst üste attığı yumruklar ile rakibi yere düşürmüştü. Yunan boksör aldığı darbelerden kendini korumaya çalışsa da üst üste gelen yumruklardan kendini koruyamıyordu. Türk boksör yumruklarını arttırdıkça arttırdı, ve Yunan boksör artık kendini savunamaz hale gelmişti son çaba pes ettiğini söylemek için bağırdı. Türkleri tanıyordu az bir şey de Türkçe biliyordu pes ettiğini söylemek için bağırdı, lakin Türkçeyi tam bilmediğinden 'pes pes' demek yerine 'pas pas' dedi. Yunan boksör birkaç kez 'pas pas' diye bağırdıktan sonra anca durdurabilmişti türk boksörü. Eee böyle olunca bizim boksör kazandı maçı. Ülkeye dönünce bizimkiler bunu davullu zurnalı karşıladı. Sıra kamera karşısına geçmeye gelmişti, bizimki mikrofonlardan Yunan boksörün altında ezilirken nasıl da pas pas diye bağırdığını anlattı. Bütün ülke o yıl Yunan boksörün pas pasını konuştu. Gelin gelelim ki altta ezilen boksörün söylediği iki kelime olmasın mı genelde ayakkabı altını temizlemek için kapı girişine konulan temizlik bezine isim :D Yaniii anlayacağınız paspas dediğimiz bez parçası aslında bizim Yunan'a olan galibiyetimizin bir göstergesi 💅🏻 Not: yaz olimpiyatlarında boks var ama raunt raunt mu oynanıyor ya da Yunanistan olimpiyatlarda var mı bilmiyom sjjsjsj hikâye kurgudur gerçeklik aramayın.
You need to log in to be able to comment.