Değerli dostum, senin bu incelemenden kastettiğin tarzda değil de, ‘başka türlü bir rahatsızlık’ duyup soluğu şikayet butonunda alanlar olabilir, demedi deme!
Kendi mesleğim gereği yıllardır, bu saydığın rezaletlerin pek çoğunu bilmek, duymak, öğrenmek zorunda kaldım. Öğretmen eşimin mesleği sayesinde de senin burada yazmadığın başka olayları da duymak talihsizliğiyle karşı karşıya kaldım.
Yani bu yazıda geçen olaylar, sanıldığı gibi eski zamanlarda, uzak köylerde, bizden apayrı sosyal çevrelerde yaşanmıyor! Herkes evinin camından kendisine en yakın ilkokulun, ortaokulun veya lisenin binasına baksın lütfen! Üşenmeyin ve kendinize çay almaya giderken camdan şöyle bir göz atın o okula...
Ve emin olun, tüm bu yazılanlar tam da bugün, tam da sizin mahallenizde, tam da sokağa çıktığınızda yanınızdan geçen çocukların dünyasında yaşanmaya devam ediyor. Kardeşini doğuranlar kadar, kardeşini ‘doğuramayan’ onlarca çocuk olduğunu da lütfen aklınızdan çıkarmayın! Belki de içinden geçtiğimiz tehlikenin büyüklüğü o zaman çok daha iyi anlaşılır!
Oğuz, okuduğun her kitabı öyle ya da böyle sahipleniyor, yaratıcı zekan ve farklı üslubunla bizi de işin içine sokmayı başarıyorsun her defasında. Bu sefer de mesajını olabilecek en etkili şekilde aktarmayı başarmışsın her zamanki gibi... Çabanı ayakta alkışlıyor ve emeklerin için sana içten teşekkürlerimi gönderiyorum. Selam ve sevgilerimle...