Bu semboller gerçekten de bilinçaltımızdaki izlerden kaynaklanıyor. Aslında DNA ve genden daha fazlası aktarılıyor çeşitli şekillerde, ama bu konu hala araştırılmaya devam ediyor. Sembollerin çeşitli doğu mistik inançlarında bulunuyor olmasının hakikati yansıtması değil de zaten bu inançların insan yaratımı olmasından dolayı bu sembollerle süslenmiş olması daha akla yatkın. Jung'un spiritual deneyimi bilimsel bilginin üzerinde tutması sorunu hakkında ne düşünüyorsunuz hocam?
Jung, kollektif bilinçaltı kavramını önermiş ve buna inanmıştır. Yani varolmuş ve varolan tüm akıllar birbiri ile bağlantılıdır. dolayısıyla her bilinç iki milyon yaşındadır der. Bu akılların geldiği kaynak, aynı zamanda bilimi üreten insan aklıdır da... Bilimsel bilginin deney ve gözleme dayanan esaslarını Jung inkar etmemiş hatta pek çok konuda kural koyucuı bir otorite olmuştur. Ama insan psişesini açıklamada bilinçdışı kavram ve simgeler (mistik) bilimsel planda açıklamıştır. Kimi mistik öğeleri de bilimsel bir dil ile inkar etmiştir.
Ek olarak Jung'un arayış ve araştırmalarının tam olarak nihayetine ermediğini de belirtmeliyiz. Jung, tüm ömrünü bu işe harcasa dahi ancak bir şeyleri keşfedebilmiş ama psişeyi tam olarak açıklayammaıştır. Zaten binlerce yıldır kim açıklayabilmiş ki? Binyıllardır aynı soruyu soruyoruz; İnsan nedir?
Kollektif bilinçaltının birçok konuda açığı var, hem düşünüldüğünde çok uçuk geliyor insana. Yalom'un deyişiyle olağanüstü teorilerin olağanüstü kanıtları olmalıdır. Ama kollektif bilinçaltı bu açıdan başlı başına bir sorundur. Burada tartıştığım Jung'un bilimsel yanı değil yanlış anlaşılmasın, psikoloji açısından çok değerli bir bilim adamı bu inkar edilemez. Ama bazı mistik öğeler karşısındaki tutumunun birçok psikanalist tarafından sertçe eleştirildiğini de biliyoruz. Spiritual deneyim de bildiğiniz üzere bilimsellikten uzak ve tamamıyla öznel bir deney türüdür. İncelemenizde Jung'un önceden yaşadığı bir spiritual deneyimden bahsetmişsiniz, bununla hangi olayı kastediyorsunuz?
Haklısınız hocam, benim öğrenmek istediğim de Jung'un psişeyi kendince nasıl anlamlandırdığıydı aslında. İnsanı ne kadar anlamaya çalışsak da hep meçhul kalacak. Ama karanlıkta birkaç mum ışığı yakmak da büyük bir fark yaratır diye düşünüyorum, ki benim yapmaya çalıştığım da bu sayılabilir.
Jung'un küçüklüğünden itibaren yaşadığı deneyimler var. Misalen çocukken birgün evde bir grup ruh gördüğünü, korktuğunu, "siz kimsiniz" diye sorduğunu, ruhların da cevaben : "kudüsten geliyoruz, aradığımızı bulamadık" dediklerini söylemiştir. Bu görüntü sonrası bir kaç tane de rüya görmüş ve bunların neticrsinde hristiyanlığın hak din olmadığına inanmıştır. Kitaplarında açıkça söylese de, konferanslarında bu mevzuyu es geçmiştir. Ayrıca Jung küçük bir çocukken bir taşın üstüne oturmuş halde iken "ben üzerine oturduğum bu taşın kendisiyim" şeklinde aklına düşünceler gelmiş, büyüdüğünde bu düşüncelerin budizmin aslı olduğunu öğrenmiş ve budizmi araştırmıştır. Jung psikotik bir insan değildir. Nevrotiktir. Vizyon ve sanrı görmemiştir. Kendi psikolojik yapısı bunu imkansız hale getirmiştir. Asıl ilginç konulardan birisi budur.
Sanrı görmediğini nasıl bilebiliriz ki, psikotik olan biri de gerçeği gördüğünü iddia eder. Ruhların varlığı konusunda inancınız nedir bilmiyorum, ama birkaç yüzyıl önce içine ruh girmiş denen vakaların şimdi psikotik olduğunu biliyoruz. Bu bakımdan bilimsel literatürde ruhlar, cinler vs. olmadığından dolayı Jung'un mevcut psikoloji bilgimize göre sanrı gördüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz. Yanılıyor muyum hocam?
Hayaletlere inanmıyorum. Jung da inanmaz. Jung extra olarak cinlere de inanmaz. Hem jung hem freud hem de diğer psikoloji otoritelerine göre Jung psikotik değildir. Nevrotiktir. Hatta hayatının son dönemlerinde şizoid eğilim göstermiştir. Psikoz görmesi teorik olarak mümkün değildir. İşin ilginç yanı da sanırım budur.
Jung'un ruhlarını kendi ağzından okusam iyi olacak gibi görünüyor. İnceleme ve yorumunuz için teşekkürler hocam.
Deneyimleri; anılar, düşler, düşünceler isimli eserindedir. Doğu metinlerine psikolojik yaklaşımda, snarıların hatta tanrı düşüncesinin zihinde gerçekleştiğini söyler. The reed book da ise iş tamamen mistik boyutta açıklanmıştır hocam. Ben teşekkür ederim hocam. İyi okumalar :)
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.