Yorum

Necip G. isimli okurun asıl gönderisini gör
Metin T. okurunun profil resmi
Değerli Necip Bey, incelemenizi okumuştum ama vakitsizlikten bir yorum yazamamıştım. Kitaba dair spoiler vermeden bir şeyler yazacak olursam.Ben OP’u Türk edebiyatını sıkıştığı yerden çıkardığı için severim. Cumhuriyetin daha ilk yıllarında Sosyalist gerçekçilerin eliyle tıkıldığı çıkmaz sokaktan kurtardığı için severim. Bunu daha önce de deneyenler oldu elbette. Yazar olarak bir Tanpınar, bir O.Atay. Ama güçleri yetmedi. Üstlerinden buldozerden beter bir şey geçti. Sükût suikastı. Çünkü onların amacı kah bir küçük burjuvayı kah yıllarca doğu-batı cenderesi altında kalmış bir insanı anlatmaktı. Onlar, hayat muammasının biricik anahtarı bilim mi ki, ideoloji batağına düşelim diyorlardı. Bunu OP başardı. Edebiyatımızı ben OP’den önce ve sonra olarak görüyorum. Batıda öyle bir algı oluşmuştu ki, Doğuluları eksik akıllı sanılıyordu. Jack London mesela. Unparalelled Invasion (eşi görülmemiş istila) adlı bu kurgu-bilim hikayesinde, uzak bir gelecekte çevresindeki kolonileri işgale girişen Çin'e karşı, beyazların büyük zaferini aktarmaktadır büyük bir keyifle. Gerçi bu büyük zafer, insanlık tarihinin görmediği çapta bir katliamdır (biyolojik silahlarla Çinlilerin kökü kurutulur batılılar tarafından). Bu hikâyeyi 1903 yılında kaleme almıştır yazar. Siz bir de Batı’daki halkı düşünün. Doğuluları maymundan biraz hallice gördüler. Aklımızı kullanınca vahşi barbarları kafesledik diye düşünüyorlardı. Maalesef, 1905 Rus-Japon savaşına kadar sürdü bu böyle. Maymunların (Japon) düşünebildiklerini, teknoloji yaratabilecek akılları olduğunu anlattı o savaş onlara. Acı olan Doğulu saplantılı aydınların kendi kültürlerini yok saymaları. Bilmiyorlar ki Goethe kötü bir Hafız taklidinden başka bir şey değildir ve Hafız okunmadan eksik kalır Goethe okumaları. Kitapta bol bol işlenen baba cinayeti aslında insanlığın ortak kültürüdür. (Destan anlamında) OP bu eserinde Doğu-Batı köprülüğü asla yapmıyor. Doğuda da var diyor. Hatta ilk kitaplarındaki utangaçlığını da atmış üstünden. Duymadınız değil mi Rüstem ve Sohrab’ı, var ama. Buyurun öğrenin diyor. Kırmızı Saçlı Kadın oğluyla var evet. Çünkü o geçmişte yaşıyor. Kendisini nasıl ifade ettiğine dikkat çekmek isterim. Kim (ideoloji yine) olduğunu hatırlayın lütfen ))) Kaleminize sağlık.
Necip G. okurunun profil resmi
Metin Bey, vakit ayırıp değerli yorumlarınızı paylaştığınız için çok teşekkür ederim. Birikimlerinizden sürekli yeni şeyler öğreniyoruz ki, bu benim nazarımda gerçek bir kazanım ve zenginlik... Gözden birşey kaçmasın diye art arda iki defa okudum yorumunuzu. Aramızdaki kuşak farkı itibariyle sizin Orhan Pamuk'a bakış açınız ve edebiyatımızda konumlandırdığınız yer önemli ve dikkat çekici. Çünkü benim kuşağım 100 temel eseri bitirip de bir üst basamağa adım attığımızda karşımızda sadece Orhan Pamuk vardı diyebilirim. Tek olmasa da baskın olan oydu. 'Anlaşılmayan kitaplar' yazmakla nam salmıştı:) Ancak ilk kitabını alıp okuduğumda durumun en azından benim açımdan öyle olmadığını gördüm ve gerçekten etkilendim. Benim Adım Kırmızı'nın zihnimde bıraktığı iz çok özeldir ve hep o şekilde kalacaktır muhtemelen. Çok da uzatmadan bir konuyu biraz daha detaylandırmam gerektiğini düşünüyorum. Şu Doğu-Batı meselesini... Evet Orhan Pamuk, Doğu ile Batı kültürü arasında köprü kurabilen bir yazar ve bu bir sorun olmadığı gibi sizin de ifade ettiğiniz gibi aslında kendi içinde bir başarı hikayesi... Ancak burada 'Doğu-Batı arasında köprü olmak' kavramını da biraz daha açmak gerekiyor. İki kültür arasında köprü olmak için mutlaka iki tarafa da dokunmak mı gerekiyor? Yani sadece Doğu'da kalarak da bu köprüyü kurmak mümkün değil mi? Mesela aklıma ilk olarak Nuri Bilge Ceylan filmleri geliyor... Doğu'da kalarak bu köprüyü kurmayı başarmış değerli bir yönetmen ve her filminde bunun arkasında durarak, hatta bir doz daha arttırarak filmlerini çekmeye ve dünyaya izletmeye devam ediyor. İşte benim açımdan sıkıntı bu noktada kendini gösteriyor. Orhan Pamuk, Doğu'yu yazarak, hem de çok güzel yazarak haklı olarak kazandığı bu misyona neden şimdi Batı sosu ekleme ihtiyacı hissediyor? Benim Adım Kırmızı'da, Sessiz Ev'de, Cevdet Bey ve Oğulları'nda ve Kar'da eksik olan neydi ki, şimdi onu tamamlamaya çalışıyor? Mesela Amin Maalouf, Necib Mahfuz (edebiyat dışından Ali Şeriati, Muhammed İkbal) gibi Doğu'da kalıp Batı'yla köprü kurabilmiş yazarlar neden böyle bir değişime ihtiyaç duymamışlar? İncelemede yazmıştım tekrar olacak ama, eğer Orhan Pamuk bu kitabı 20 sene önce yazsaydı bence o kuyucu çırağından bir Yeni Türkiye müteahhiti çıkarmazdı. Şehname'yi küçük küçük işlerdi öyküsüne ama hemen yanına bir Oidipus sıkıştırmazdı. Tabii bunlar çok kişisel düşünceler Metin Bey, dediğim gibi tamamıyla zihnimdeki Orhan Pamuk algısından ortaya çıkan dağınık düşünceler... Ben 2002 yılında Kar romanını elime aldığımda bir hafta Kars'ta yaşamıştım. Hayatımda hiç Kars'a gitmedim ama biri sorsa çok rahat gittim derim herhalde... Çünkü o kitap beni Kars'a götürmeyi başarmıştı. Sadece beni değil, pek çok 'Batı'lıyı da götürmeyi başarmıştı... Kırmızı Saçlı Kadın'da ise nereye gittiğimi kestiremedim. Karşımdaki karakterleri anlayamadım. Naif kuyucu çırağıyla onun büyümüş hali Yeni türkiye müteahhitini bütünleyemedim kafamda. Orhan Pamuk'un kaygılarını, köprünün bacaklarını kurarken yaşadığı bocalamayı birebir ben de yaşadım... Gerçi siz ilk kitaplarındaki utangaçlığını atmış üzerinden demişsiniz ama ben o dönemi daha özgür ve kendi olmaktan kaynaklanan bir mahcubiyet olarak algılıyorum sanırım... Sizin de kaleminize sağlık Metin Bey... Saygılarımla...
Metin T. okurunun profil resmi
Necip Bey, lütfedip yazdığınız için teşekkür ederim. Okuma farkları hep olacaktır. Bu birey olmanın fıtratında var galiba. Ne güzel ama değil mi? Ben kitap hakkında daha fazla konuşmanın onu sündürmek olacağını düşünüyorum. Tek ilavem, eskiden köprü kurmaya çalışıyordu, artık, bizde de vardı, diyor. Belki ilerde sırf Doğuyu yazar. Belki de yazmaz. Benzini oraya kadarmış der bazıları. Bazıları Doğunun dışkısında inci buldu OP diye güler belki de. Herkesin canı sağ olsun. Dedim ya, okuma farkı. Ve bir daha tekrar edeyim ki, amacımın bu farkı yermek değil, övmek olduğu belli olsun. Çünkü NBC'ye o kadar farklı bakıyorum ki sizden, nedenlerimi koyacağım şimdi. Sondan bir önceki filmi vardı ya, hani bol ödüllü. Kış Uykusu. Böyle bir çekim yok be dedirten insana. Oyunculukların dört dörtlük olduğu hani. Hatta yazımı bitireyim, Nadir Sarıbacak'tan iki sahne paylaşacağım :))) Uzatmayayım. Kış Uykusu'nda "muhalif" bir aile var. Alkolik abi İsmail, kardeşi imam Hamdi ve imamın yeğeni küçük kahraman. Alkolik İsmail o kadar övülük ki, yere göğe sığdırılamaz. Adam paraları sobaya atıp yakar. O kadar gururludur. Doktorlar madde bağımlısının değil bir tomar parayı sobada yakmak, onurunu satacağını bile söylerler. Takmaz bunu NBC. Kurbanı hazırdır. İmam Hamdi. Tüm film boyunca dürüst rolü çeken bir yalaka bir yalancıdır. Ayakları da kokar. Çünkü Aydın'ın ayağına gider. :))). Bu sahneyi görünce yuh, dedim. Ne gereği vardı şimdi allasen bu basit yeşilçam klişesinin?! Bu memlekette bir tane düzgün imam yok mu yahu? Hep mi kötüdür bunlar? Bizim aydınlar neden barışmaz imamlarla yahu, diye düşündüm. Yahu geziye destek veren imamların hatrı da mı yok arkadaş :)))) Madde bağımlısıyla imam arasında seçiminiz neden bir kere olsun imam olmaz be arkadaş, dedim. Film güzeldi ama. Dedim ya Necip Bey, okumadan okumaya fark var. Ama güzel olan da bu. Aynı yöne atılan taş baş yarar. Fukara kaçamaz. Teati için teşekkür ederim. İki Nadir Sarıbacak linki atıyorum. Şapka çıkarılacakoyuncu adam. Onu ilk "Uzak İhtimal" filminde keşfetmiştim. İyi seyirler. Gönlünüz olursa bakın. ilk link Kış Uykusu'ndan. İkincisi Sarmaşık'tan. youtube.com/watch?v=-m-EehL... youtube.com/watch?v=rEkri45...
Necip G. okurunun profil resmi
Evet Metin bey... Okuma farkları gerçek bir zenginlik ve bugün ben de kumbarama sayenizde güzel şeyler attım, biraz daha zenginleştim:) Nadir Sarıbacak ile ilgili yazdıklarınıza tamamıyla katılıyorum. Başarısında sadece oyunculuk yeteneği değil, proje seçimindeki ön sezisinin ve tercihlerinin de payı olduğunu düşünüyorum. İlk linki defalarca seyrettim:) O sahne başlı başına bir oyunculuk resitali. Her oyuncu birbirinin performansını yükseltmiş. O sahnenin, sahne arkası görüntülerini de seyretmiştim. NBC vurgulara, mimiklere kadar ne istediğini anlatıyor ve kafasındaki görüntü oturana kadar mesai harcıyor o sahne için... Vaktiniz olduğunda tavsiye ederim... Diğer linki ilk defa seyrettim. Yine aynı doğallık, yine aynı özgünlük ve yine resmen karakterin kendisi olmayı başarmış. Çok başarılı... Tekrar teşekkür ederim... Keyifli bir gece geçirmeniz dileğiyle...
Metin T. okurunun profil resmi
Bir dost daha edindim sanırım. Bundan büyük zenginlik mi var allasen?
Necip G. okurunun profil resmi
Kesinlikle yok:) Bugünden geriye, ay başı hasebiyle sabah hesabımıza yatan maaşlarımızdan tek kuruş kalmayacak, onun yerine, gecenin bir yarısı kendiliğinden gelen dostluk ve muhabbet kalacak... Ee değerli olan da her şey geçip gittikten sonra geride bize kalan değil midir?
Metin T. okurunun profil resmi
Siz çok yaşayın emi.
Rahime okurunun profil resmi
Boşuna dememişler söz uçar yazı kalır diye... Ne de güzel yazışmışsınız böyle. :)
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.