Bir ara iki ordu arasındaki dengesizliği gören Sultan Selâhaddin’in askerleri¸ çekingenlik göstermiş ve geri dönmek istemişlerdi. Selâhaddin ise ileri atılıp¸ şu müthiş sözlerle askerlerini toparlamaya¸ azim ve cesaretlerini bilemeye kâdir olmuştu: “Madem ki ölümden korkuyoruz; niçin evlerimizde oturup çoluk çocuğumuzla zevk ve sefa içinde yaşamıyoruz? Bizim vazifemiz düşmanın azlığını ve çokluğunu mukayese etmek değil¸ onun karşısına çıkmaktır!” Harp gecesinde ise¸ Allah’a şöyle derin bir yakarışta bulunmuştu: “Allah’ım¸ bilirsin ki ben bu harplere şöhret ve mevkî için atılmadım. Tek gayem¸ Senin ismini yüce tutmak ve yeryüzüne gerçek adaleti¸ ahlâk ve fazileti yaymak¸ insanları birbirine kardeş etmektir. Sadece sana güveniyoruz. İnancımızda en ufak bir sarsıntı olmadı ve olmayacak da. Bedir aslanlarına olan yardımını bizden de esirgeme!..” Neticede Richard’ın öncülüğünde sulh istemek zorunda kalan Haçlılar¸ 1 Eylül 1192’de imzalanan anlaşmayı müteakip çekilmişlerdi. Selâhaddin şahsında¸ Müslümanların üstünlüğünü Haçlılara bir defa daha tasdik ettirmiş; Kudüs ve Ortadoğu’daki İslâm varlığını söküp atmanın kolay olmadığını tekrar ispatlamıştı.
Halk içinde mu'teber bir nesne yok devlet gibi, Olmaya devlet, cihanda bir nefes sıhhat gibi. Saltanat didükleri ancak cihan gavgasıdur, Olmaya baht ü saadet dünyada vahdet gibi (En güçlü hükümdar olmasına gönderme yapıyor) Ko bu ayş ü işreti çünkim fenâdur akıbet,(İçki içmek insanı azdırır sonu kötüdür) Yar-ı baki ister isen olmaya taat gibi.(ancak, Allaha ibadet ederek baki hayatı yakalayabilirsin) Olsa kumlar sayısınca ömrüne hadd ü aded, (Ömrüne ömürde katılsa) Gelmeye bu şişe-i cerh içre bir saat gibi. (Kıyamet günü hesaba çekilecek ve kaybedeceksin gibi...) Ger huzur etmek dilersen ey Muhibbî(Kanuni kendine sesleniyor) fariğ (yüce) ol! Olmaya vahdet cihanda kûşe-i uzlet gibi. (Dünyanın en kudretli padişahı olacağına bir köşede yalnızlığın tadını çıkarsan daha mutlu olursun) Kanuni Sultan Süleyman Ortaokul'da iken edebiyat hocası bu gazel'e gönderme yapmış ve üzerinde baya bir muhabbet etmiştik. Zaman geçtikçe insan Kanuni Sultan Süleyman'ın ne demek istediğini daha iyi anlıyor. Gözünü para hırsı bürümüş müteahhitlerin bizleri hapsetmeye çalıştıkları dikey hapishaneleri gördükçe tüylerim diken diken oluyor. Kaçıp uzaklaşmak ve bir köyde sevdiğim kadınla baş başa sessizliği dinleyerek yaşamak istiyorum. Hepinize sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir ömür dilerim.
Reklam
Geçti Dost Kervanı Şu karşı yaylada göç katar katar Bir güzel sevdası gözümde tüter Bu ayrılık bize ölümden beter Geçti dost kervanı eyleme beni Şu benim sevdiğim başta oturur Bir güzelin derdi beni bitirir Bu ayrılık bize ölüm getirir Geçti dost kervanı eyleme beni Pir Sultan Abdal'ım kalkın aşalım Aşıp yüce dağı engin düşelim Çok nimetin yedik helallaşalım Geçti dost kervanı eyleme beni Pir Sultan Abdal
(...)Hayal Banu’nun iki eliyle tutup “Buyrunuz efendim!” diye başını yere eğerek sunduğu tepsi küçüktü ve şair, güllerle müzeyyen tepsiyi almak için iki elini birden uzattığında birden böylesi bir sofrayı sıradan bir insanın hazırlamayacağını düşündü ve gayriihtiyari karşısında duran kadının yüzüne baktı. Bakmak değil de daha periye uğramak gibi
590 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Nasıl başlayayım içimdeki cümleleri dile getireyim diye derken. Öncelikle kitabı yorumlamadan önce bazı hususları dile getireyim dedim ilk önce.... #Daha önce hiç ama hiç polisiye romanı okumadım. Ama polisiye dizilerini çok izledim. Hiçbir bölümünü kaçırmadım. Mesela; "Arka Sokaklar","Kanıt","Galip
İstanbul Hatırası
İstanbul HatırasıAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201935,2bin okunma
''Ben ki,sultanlar sultanı,hakanlar hakanı,hükümdarlara taç giydiren,Allah'ın yeryüzündeki gölgesi ve Akdeniz'in ve Karadeniz'in ve Kızıldeniz'in ve Rumeli'nin ve Stanbul'un ve Mukaddes Mekke ve Medine'nin ve Kudüs'ün ve Anadolu'nun ve Karaman'ın ve Gürcistan'ın ve Rum'un (Sivas,Tokat,Amasya) ve Dulkadır Vilâyetiev'nin ve Diyarbekir'in ve Azerbaycan'ın ve Acem'in ve Şam'ın ve Halep'in ve bütün Arap diyarının Mısır'ın ve Cezayir'in ve Tunus'un ve Yemen'in ve Eflak ve Boğdan'ın ve Erdel'in ve Belgrad'ın ve Bosna'nın ve Budin'in ve daha nice memleketlerin ki,yüce atalarımızın ezici kuvvetleriyle fethettikleri ve beni dahi ateş saçan zafer kılıcımla fetheylediğim nice diyarın sultanı ve padişahı,Sultan Bayezid Hân oğlu Sultan Selim Hân oğlu,Sultan Süleyman Hân'ım ! Sen ki,Fransa ülkesinin Kralı Françesko'sun.''
Sayfa 15 - KTB YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Sultan Murad da yiğit, gözünü daldan budaktan esirgemez bir padişah imiş. Bağdat üstüne sefer eylemeye karar vermiş. O kavli kararında olsun, Murad’ın anası birgün padişah oğlunu huzuruna çağırmış, “oğlum Murad,” demiş, “sefere gidiyorsun Bağdat üstüne, hayırlı uğurlu, kademli olsun. Osmanlı büyük bir devlet, senin de yer götürmez askerin var, var
Sayfa 306 - Görsel YayınlarKitabı okudu
"Gene döneceksin senin de mayanda onların mayasında olandan var. Köroğlunun, Pir Sultan Abdalın,Sakarya Şeyhinin..." Birisi aşık, hem pir, hem aşık. Güzel türküler söyler. Alevi, Kızılbaş, asi. Şahın adamı, Şah Alinin, hani Düldül atının sahibi Hazreti Ali var ya, onun adamı. Bu yüzdende padişaha düşman, ona asi. Bir sabah
Sayfa 600 - Görsel YayınlarKitabı okudu
ARKADAŞLAR TARİHİMİZİN EŞSİZ PADİŞAHLARINDAN ÇOK YÜCE SÖZLER SERİSİNİ SİZLERLE PAYLAŞIYORUM.... Fatih Sultan Mehmet Baba, eğer padişah siz iseniz geliniz ve ordunun başına geçiniz. Yok, eğer padişah ben isem, size emrediyorum! Gelip ordunun başına geçiniz. Sultan II. Abdülhamid Hân Hak arayan varsa, hakkını verin. Baş kaldıran varsa, başını
İman
Hakkın Huzuruna Varınca "Bu ne hal Müslüman" derse Yunus Emre Başımızı eğip öne, bakacak mıyız yere Mevlana öğretmedi mi bizlere edebi Kanuni göstermiş yoktur kefenin cebi
Reklam
Mahzuni Şerif
1940'lı yılların başlarında, ileride 'Pir Sultanların' ölümsüzlüğünün en büyük kanıtlarından biri olacak Mahzuni Şerif, Afşin'in Berçenek Köyünde doğar. 1956 yılında Berçeneğe gelen ilk okuldan mezun olur. Berçeneğin okulsuz yıllarında, Elbistan' ın Alembey Köyü'nde,Lütfü Efendi Medresesi'nde Kur 'an eğitimi almış, Eski Türkçe okumuş ve
Aslına Huuu... Nesline Huuu!.. Vakti zamanında bir hükümdar, vezirlerine şöyle bir emir vermiş: – Tebaamdan bana Hızır Aleyhisselâm’ı bulup getirecek bir kul var mıdır, araştırılsın!.. O günden tezi yok memleketin dört bir yanına tellâllar çıkartılmış. Ancak kimsenin bu işe cesaret ettiği yok! Meğer devlet elinin erişmediği uzaklarda bir yerde
''Biz ki İstanbul şehriyiz, Fransız, İngiliz, İtalyan, Amerikan bir de Yunan, bir de zavallı Afrika zencileri yer bitirir bizi bir yandan, bir yandan da kendi köpek döllerimiz: Vahdettin Sultan, ve damadı Ferit
Muallim, hoca, öğretmen
Biraz uzun ama gerekli. Merhum Cemil Meriç yıllar yıllar önce isyanını, "Öğretmen ne demek? Ne soğuk, ne haysiyetsiz, ne çirkin kelime" sözleriyle dile getirirken ne çok tepki almıştı.. Aydınların böyle bir özelliği var işte. 30 yıl sonra yaşanacakları öngörüp, teşhisi koyabilmek. Herşey ufak ufak değişti aslında.. Cemil Meriç
Resim