Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Musalla Taşı
Bir zamanlar bir psikoloji kitabinda okudugum bir bolum vardi...  Hayatin ve getirilerinin kiymetini anlamak icin tavsiye edilen bir metod vardi icinde...  Deniyordu ki:"Arada bir,cok bunaldiginizda,hayatin sizin icin cekilmez hale geldigini dusundugunuzde kendinize 10 dakika ayirin ve kendi CENAZE Toreninizi dusunun".......  Cumleyi ilk
Şefaat Meselesi: Doğrudan doğruya şirk yolunu tutan veya irtikâb ettikleri bit'at ve fitneler sebebiyle sonunda şirkte karar kılan kimseler, "Meşru ve izin verilmiş bir şekildeki" kabir ziyaretini bu hâle getirmekte aklandıkları ve ileri sürdükleri bir mesele de "şefaat meselesi"dir. Bunun için burada, şefaat meselesini
Sayfa 577Kitabı okudu
Reklam
Halil Cibran: İnsanlara eziyet edenleri, sömürenleri, aldatanları şiddetle kınar. Ama sömürülenlere de yalnız acıma duygusuyla yanaşmaz: “Eğer başınıza bir despot geçmişse bunun sorumlusu sizlersiniz. Yüce Yaradan, alnınıza diktatörleri yazmamıştı, bunu sizler kendi kendinize yazıyorsunuz.
Sayfa 54 - DestekKitabı okudu
Ömer geldiğinde, din adamlarının pek sevdiği tartışma konusu çoktan açılmıştır: "Dünya, bundan iyi yaratılabilir miydi?" Bunu "evet" diye yanıtlayanlar zındıklıkla suçlanmaktadır çünkü Yüce Tanrı'nın daha iyisini yapamadığını ima ettikleri ileri sürülmektedir. İnsanlar birbirini çekiştirmekte, tartışmaktadır. Ömer, her birinin el yüz hareketini gözlemektedir. Ama konuşmacılardan biri, onun adını ortaya atar ve ne düşündüğünü sorar. Ömer hafifçe öksürür, daha konuşmasına fırsat kalmadan, kentte bulunuşuna sinirlenen Merv Kadısı, yerinden fırlar ve onu parmağı ile suçlarcasına: — Bir Allahsızın dinimiz konusunda fikir yürütebileceğini bilmiyordum, der. Ömer bezgin ama aynı zamanda endişelidir. Gülümseyerek: — Bana Allah'sız demek yetkisini sana kim verdi? En azından, beni dinledikten sonra konuş, der. — Seni dinlemem gerekmez. "Yaptığım kötülüğü kötülükle ödetirsen Sen, Sen ile ben arasında ne fark kalır ki, söyle?" diye yazan sen değil misin? Böyle şeyler söyleyen adam Allahsız değil midir? Ömer omuz silkti: — Allah'ın var olduğuna inanmasaydım, O'na hitap etmezdim. Kadı alaylı sorar: — Bu biçimde mi? — Çetrefilli sözlerle sultanlara ve kadılara hitap edilir, Yaradan'a değil. Tanrı uludur, bizim eğilip bükülmemize, yaltaklanmamıza ihtiyacı yoktur. Beni düşünür yaratmıştır, ben de düşünüyorum ve düşüncemin ürününü gizlemeden O'na açıklıyorum.
Sağ elin verdiğini sol el bilmeyecek
Allah yerleri yarattığında, yer, üstündeki mahkumlarla beraber sallanmış. Bu sallanmaya mani olmak için, dağları yaratmış ve onları yer için birer tutucu yapmış. Bunun üzerine melekler: 'Rabbimiz dağlardan daha şiddetli bir mahlûk yaratmadı!' bu defa Allah demiri yaratmış, ve demire dağları parçalattırmış, sonra ateşi yaratmış, ateş demiri eritmiş, sonra suyu yaratmış, suya ateşi söndürme emrini vermiş., rüzgârı yaratmış, suyu bulandırma emrini vermiş. Melekler bu defa:' Ey Rabbimiz, mahlukatın hangisini daha kuvvetli yarattım?' diye sual etmişler. Allah, 'Ademoğlu bir sadaka verip de sağ eliyle verdiği sadakaydı sol elinden gizlediği zaman, onun kalbinden daha şiddetli bir mahlûk yaratmadım. Evet, bu yarattığının en kuvvetlisidir' demiş. İşte böyle evlat, hanı derler ya, 'Sağ elin verdiğini sol el bilmeyecek', işte o meselenin aslı bu makineden geliyor. Bak yüce yaradan, o zaman nadi da değer veriyor kuluna. Onun kalbinden daha kuvvetlisi yoktur diyor.
Sayfa 103 - Çınaraltı YayınlarıKitabı okudu
"Bir yüce varlık, bir yaradan bulunduğuna inanırım. Ama kiliseye gidip gümüş tabaklar öpmeye, bizden iyi yiyip içen bir takım soytarıları kesemden beslemeye gereksinme duyamam ; çünkü insan Allah'a saygısını bir ormanda, bir tarlada, hatta eski zaman adamları gibi, gök kubbeyi seyretmekle de gösterilebilir."
Sayfa 80
Reklam
Neden olmasın, benim de dinim var, hem benimki, türlü türlü hokkabazlıklar, maskaralıklar eden heriflerin hepsininkinden ileri... Bilakis, ben Allah'a taparım. Bizi, vatandaş ve aile babası vazifelerini görelim diye bu dünyaya getiren, adı ne olursa olsun, bir Yüce Varlık, bir Yaradan bulunduğuna inanırım. Ama, kiliseye gidip gümüş tabaklar öpmeye, bizden iyi yiyip içen birtakım soytarıları kesemden beslemeye gereksinme duyamam; çünkü insan Allah'a saygısını bir ormanda, bir tarlada, hatta eski zaman adamları gibi, gök kubbeyi seyretmekle de gösterebilir. Benim Allahım Sokrates'in, Franklin'in, Voltaire'in, Béranger'in Allahıdır. Ben Savoie Papazının Amentüsü ile 89 ihtilalinin ölmez prensiplerine taraftarım. Yoksa, bahçesinde elinde bastonu ile dolaşan, dostlarını balinaların karnına yerleştiren, bir feryat koparıp ölen ve üç gün sonra yeniden dirilen bir Tanrı kabul edemem. Bunlar, aslında manasız, üstelik fizik kanunlarının hepsine aykırı şeylerdir; sırası gelmişken söyleyeyim, papazların öteden beri kendileriyle birlikte halkı da sürükleyip bulanık suda boğulmaya zorladıklarına, ne korkunç bir bilgisizlik içinde çürümekte olduklarına bu da bir delildir.
Sayfa 80 - TİB Kültür Yayınları 15. BasımKitabı okudu
112 syf.
8/10 puan verdi
Yüreğimizi Isıtan Kısa Öyküler
Geliyorlar, değerli aydınlarımızdan Şükran Günay’ın ilk öykü kitabı. İçinde kendi hayatından, anılarından kesitler sunuyor okura; hiç yapmacıklık katmadan, tüm saflığıyla, tüm içtenliğiyle, tüm acılarıyla, tüm sevinçleriyle… Eğer insanlığınızı yitirmemişseniz okurken duygulanacağınız, dertleneceğiniz, üzüleceğiniz, öfkeleneceğiniz kısa kısa
Geliyorlar
GeliyorlarŞükran Günay · Etki Yayınları · 20092 okunma
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.