"Ne yufka yürekli bir canavarım ben. Anlamadım, gitti. Burada bir şey var: Şu göğsümün altında. Başka türlü bir yürek. Bir insana acırsam canımı veririm, kızarsam canını alırım."
Tanrı’ ya dua etmelisin ki değiştirsin senin bu ruhunu. Yepyeni, tertemiz bir ruh bağışlasın sana. O taştan kalbini alsın da yerine etten, yufka gibi yürek versin.
Gözleri fiziksel görmezliğe mahkûm olmuş kişiye, "kör" demek çok ayıp görüldüğünden; aydınlık ve parlaklık anlamına gelen ve "kalbi ile görüyor" nitelemesini yakıştıranlar, "ruşendil" derler. Kalbi ile görenler, kem gözlerin senaryolarını anlayabilir, gözün gördüğüne hemen yorum yapmaz, acı dolu ve üzücü bir sahneye şahit olan gözlerden yaş akıtırlar. Ruşendil; bir yönüyle "yufka yürek"le akrabadır; diğer açıdan "hikmet"le ortaktır. Görürken ayrıca ruşendil olanlar; duble fikrederler, zikrederler, fikhederler ve bazen en küçük ayrıntıdan giderek tablonun bütününü yorumlarlar. Bu ilahi nimet, hakikati bulmak için yolda terleyenlere nasip olur
“Acı ve ızdırap daima büyük bir zeka ve derin bir yürek için kaçınılmazdır. Gerçekten büyük insanlar, sanıyorum ki, yeryüzündeki en büyük üzüntüye sahiptir.”