Saygının tek yönlü olduğunu, istikametin de benden yukarı yaştakilere doğru ilerlediğini yol yakınken belletmişlerdi. Daha doğrusu, saygı bu olmasa da etrafımdaki yetişkin kişilerin saygıdan anladığı böyle bir şeydi. Saygı, nitelikten yoksundu; tamamen nicelik üzerine inşa edilmiş bir kavramdı. Daha büyük, daha yaşlı, daha uzun, daha zengin olan her şey ve herkes daha çok saygıyı hak ediyordu. Dolayısıyla bir çocuk büyüklerinden saygı beklememeli, onlara koşulsuz saygı göstermeliydi. Öfkesini bağırarak, üzüntüsünü ağlayarak, kırgınlığını yakınarak ifade etmesi şımarıklıktı. Çocuk, duygularını içine attığı kadar iyiydi. Çocuk, kendi olmadığı kadar makbuldu. Çocuk, birey olmadığı kadar sevilmeye layıktı. Zaten birbirlerine de saygı duydukları yoktu ki! Herkes herkesin hayatıyla ilgili yorum yapma hakkını kendinde görüyordu. Birisi genel kabule ters düşen bir seçim yapacak olsa topa tutulur, mahalle dedikoduyla çalkalanırdı. Birey olmaya, kendi seçimlerini yapmaya iyi gözle bakılmıyordu. Böyle bir ortamda çocuğa da saygı gösterilmemesi gayet anlaşılabilirdi.
Sayfa 28 - 29Kitabı okuyor
Reklam
192 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Danny'nin, Danny'nin dostlarının ve Danny'nin evinin öyküsü bu. Üçünün nasıl tek bir şey olup çıktığının öyküsü; öyle ki, Yukarı Mahalle'de Danny'nin evi dediğinizde, budanmamış, kadim bir Kastilya gülünün gölgesinde kalan, eskimiş beyaz ba- danası kabuk kabuk kalkan, ahşap yapıyı kastetmezsiniz. Hayır, Danny'nin evi dediğinizde, erkeklerin oluşturduğu, etrafa tatlılık ve neşe, insan sevgisi, sonunda da mistik bir keder yayan bir birimden söz ettiğiniz anlaşılır. Çünkü Danny'nin evi Kral Arthur'un Yuvarlak Masası'ndan çok farklı değildir, Danny'nin dostları da bu masanın şövalyelerinden pek farklı sayılmaz. İşte bu kitap, bu grubun nasıl var olduğunun, nasıl serpilip geliş- tiğinin, güzelim ve bilge bir örgüte dönüştüğünün hikâyesi. Danny'nin dostlarının serüvenleriyle, yaptıkları iyiliklerle, dü- şünceleri ve çabalarıyla ilintili bir öykü. Ve sonunda, tılsımın nasıl kaybolduğunu ve grubun nasıl dağılıp gittiğini anlatıyor. Hikâye Monterey'de, California sahilindeki şu eski kentte Yukarı Mahalle'de geçiyor. Danny ve dostları Pilon, Pablo, Jesus Maria, Koca Joe, Korsan, Johnny Pom-pom ve Tito Ralph'ın hikayesi. Ben Steinbeck'in kalemini çok severim zaten (16 yaşımdan beri okuduğum nadir yazarlardandır kendileri). Yukarı Mahalle'yi yıllarrrrrrrr sonra okumak beni o gençliğime, gözü pek, aşka inanan, dostluğa bağlı zamanlarıma götürdü. İyiki okumuşum diyorum. Ve evet bazı kitaplar hayatımızın belli başlı dönemlerinde kesinlikle tekrar ele alınmalı, okunmalı, analiz edilmeli...
Yukarı Mahalle
Yukarı MahalleJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 20182,103 okunma
... ölmekte olan kişiyi sevebilir, nefret edebilir, arkasından ağlayabilir, özleyebilirsiniz; ama öldüğü zaman o artık karmaşık ve resmi bir sosyal kutlamanın ana malzemesi, başlıca süsü olup çıkar.
Bir toplumsal kurumun davranış kuralları, bir cenaze törenindeki kadar katı değildir.
Ölüm kişisel bir meseledir, keder, çaresizlik, isyan duyguları ya da kupkuru bir felsefe üretir. Öte yandan, cenaze törenleri toplumsal olaylardır.
Reklam
Yaşayacağı dünya henüz yaratılmamış ilk insan gibi çöküp kalmışsın şurada; ya da, dünyayı yitip gittikten sonra ortada kalan son insan gibi.
Hayat böyledir işte, senin planlarına asla uymaz, kendi bildiğini okur.
Üstüne gülünmesi,kırbaçlanmaktan beterdir...
Sayfa 150Kitabı okudu
Reklam
"Olup bitenlerin hiçbir önemi yok." "Ama olan her şeyden alınacak bir ders var."
Sivil yaşamda insan yaptığı şeyler yüzünden cezalandırılır; ancak ordu yasaları buna yeni bir madde ekler: Orada insanı yapmadığı şeyler içinde cezalandırırlar.
İyi bir öykünün sırrı, dinleyenin kendi tecrübelerine göre tamamlayacağı, eksik, yarım aktarımlarda yatar.
Resim