Edebi otoriteler, dünyanın gelmiş geçmiş en zor ve en ciddi kitaplarından biri olarak Nobel Ödülü sahibi William Faulkner"in "Absalom Absalom" adlı bu eserini göstermekteler. Bu tezin en büyük ispatı ise eserin orijinal dilindeki baskısının içeriğinde 1288 (yazı ile bin iki yüz seksen sekiz) kelimeden oluşan bir cümle barındırması.
Meyra..
İlk incelememe kitaba konu olan 'Srebrenitsa katliamını' kısaca açıklayarak başlamak istiyorum. Yugoslavya, bünyesinde birden fazla din ve birçok etnik grup barındıran bir ülkeydi. Bu etnik gruplar daha fazla birarada kalamadı ve birkaçı bağımsızlığını ilan etti. Bunlardan biri de 5 Nisan 1922 yılında bağımsızlığını
Sabah ofise gelince çalışan arkadaşlarımızın birisinin masasındaki yarım simidi görünce aklıma geldi lise anıları. Yarım simitle lise anısı mı olurmuş demeyin ha, nele neler. Anlatayım efendim.
1990’lı yılların ilk yarısına denk gelir benim lisede okuduğum yıllar. ( O zaman doğan çocuklar şimdi otuzuna gidiyor ya, amanın! ) Ordu’da Teknik
" İnsan, üretmeden tüketen tek yaratıktır. Süt vermez, yumurta yumurtlamaz, sabanı çekecek gücü yoktur, tavşan yakalayacak kadar hızlı koşamaz. Gene de, tüm hayvanların efendisidir."
“İnsan üretmeden tüketen tek varlıktır. Süt vermez, yumurta yumurtlamaz , sabanı çekecek gücü yoktur ,tavşan yakalayacak kadar hızlı koşamaz.Gene de tüm hayvanların efendisidir.”
Turşu suyu sirkeyle mi olur, limonla mı ?
Hamarat okurlar iş başına :)
Televizyona çikan insanlar neden kendilerini Türkiye deki bütün insanlarin izledigini sanırlar? Mesela : Şu anda 80 milyon kişi bizi izliyor...
Neden dükkanını kapatıp giden esnaf, kapıya "10 dakika sonra dönücem" yazar, ne zaman gittigini nasıl anlarız.
Dikkat
Anlatıcı kâğıdı önüne, kalemi eline almış ve betimlemiş. Cümlelerce, paragraflarca, sayfalarca betimlemesini sürdürmüş ve kitabını sonlandırmış. Her bir betimlemenin olduğu cümlelerin içindeki kelimeler de ayrı ayrı konuşmuş. Anlatıcı her gördüğünü, her duyduğunu, her düşündüğünü betimlerken de bir arayışın içinde, kitap zaten bir arayışın kitabı
#27324883
Bu incelememde yazan her şey, buradaki için de geçerlidir. Hatta başlangıç kısmı budur. Yeni bir şekilde deneyemezdim. Denemezdim. Düşündüm. Çok düşündüm ve düşünmeye devam edeceğim. Ancak size söyleyemem. İstesem de yapamam. Birazdan okuyacaklarınızın ne olduğunu ben de bilmiyorum. Gerçeğe yakın değillerse
Öğretmenim" dedi. Yarısı kullanılmış kağıt mendil paketini uzatarak. "Bunu sana getirdim. Birazını kullanmıştım ama yenisini alacak param yok. Öğretmenler günün kutlu olsun." Sonra cebinden haşlanmış bir yumurta çıkardı. "Bunu ikimiz yiyelim mi öğretmenim?
Yarısı benim, yarısı senin olsun mu?" diye sordu. Ah be çocuk. Bu kadar candan hediye verilir mi? Azıcık aşını, azıcık malını paylaşacak kadar sever mi insan öğretmenini?
Severmiş. Öğretmenlerim, seveniniz çok gönlünüzdeki öğretme aşkı bereketli olsun. Bir gününüz değil, her soluğunuz kutlu olsun. Sana gelince çocuk. O soğumuş yarım yumurtanın tadı hala damağımda, beraber yerken yumurtayı gözlerinin içindeki eşsiz gülümseme hala aklımın baş ucunda...
Naim Ünver....